4. Hukuk Dairesi 2016/11886 E. , 2017/1438 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/06/2004 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/09/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu 19/09/2002 tarihli dilekçesindeki beyanları ile kendisine hakaret ettiğini, ayrıca İskenderun Ağır Ceza Mahkemesine sunmuş olduğu 03/04/2003 tarihli dilekçesindeki beyanlar ile içeriğinde hakaretler bulunan 19/09/2002 tarihli yazılı beyanların yargılama konusu olmadığı halde farklı dört ceza dosyasına ibraz edilerek kişilik haklarına saldırının tekrarlandığını beyan ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya yönelik beyanlarının haksız, eleştiri ve şikayet sınırlarını aşan nitelikte olduğu, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve manevi tazminat talebini haklı kılan hukuka aykırı eylemler olduğu kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar, manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (BK 47) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (BK 49). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile BK’nın 49. maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nun 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında BK’nun 49. maddesi uygulanır.
TMK’nın 24. ve BK’nın 49. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar, açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
Somut olaya gelince, davalının davacı hakkında sarf ettiği ve mahkemece kişilik haklarına saldırı oluşturduğu kabul edilen ifadelerin, taraflar arasındaki olayların akışı, davalı beyanlarının amacı, kullanıldığı yer ve ifade ediliş tarzı dikkate alındığında, davalının mahkemelere vermiş olduğu dilekçelerinde yer alan sözlerinin davacının kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılarak istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.