22. Hukuk Dairesi 2013/6869 E. , 2013/9731 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, gider avansının kanunda öngörülen kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeni ile davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava 23.05.2011 tarihinde açılmış olup, bu tarihte 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlüktedir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 448. maddesine göre, “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır”; 450. maddesinde ise, “18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır” hükmü yer almaktadır. Buna göre, 1086 sayılı Kanun döneminde açılmış olsa da, istisnai hüküm bulunmaması sebebiyle, bu davada 6100 sayılı Kanun"un davanın her aşamasında aranan gider avansı dava şartına ilişkin hükümlerin gözetilmesi gerekir.
6100 sayılı Kanun"un 114. maddesinde davacının yatırması gereken gider avansı da dava şartları arasında sayılmıştır. Kanun"un 115/2. maddesine göre, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Anılan Kanun"un “Harç ve avans ödenmesi” başlığını taşıyan 120. maddesinde davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığı"nca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu; avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verileceği düzenlenmiştir.
6100 sayılı Kanun"un 324. maddesinde ise, “delil ikamesi için avans” düzenlenmiş olup, buna göre taraflardan her biri, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikâmesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler (f.1). Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır (f. 2).
Görüldüğü gibi, 6100 sayılı Kanun"da gider avansı ile delil ikamesi için ödenmesi gereken avans ayrı maddelerde düzenlenmiş ve farklı sonuçlar bağlanmıştır. Buna göre gider avansı delillerin ikamesi dışındaki yargılama giderlerini kapsamaktadır. Öyleyse delil ikamesi avansı ile dava şartı olan gider avansının birbirinden ayrılması, gider avansı ve delil avansı kalemlerine ilişkin miktarlarının ayrı ayrı belirlenmesi, delillerin ikamesi için alınacak avansın gider avansı içinde yer almaması gerekir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, delil ikamesi avansının süresinde yatırılmaması nedeniyle davanın kanıtlanmadığından söz edilebilmesi için, öncelikle o delilin, uyuşmazlık konusu vakıaya ilişkin iddianın ispatı ile doğrudan ilgili olması gerekir. Bu durumda davacı, giderini yatırmadığı delilden vazgeçmiş sayıldığı için davanın kanıtlanamaması söz konusu olabilecektir. Deyim yerindeyse, o delil olmadan o vakıanın ispatı mümkün olmamalı, taraf, delil avansını yatırmadığından delilden vazgeçmiş sayılınca, o vakıa tümüyle ispatsız kalmalıdır ki bu yönde karar verilebilsin. Bu bağlamda, herkesçe bilindiği üzere uygulamada hâkimin salt işlerin yoğunluğundan dolayı aldığı bilirkişi raporunun davanın ispatı ile doğrudan ilgili bulunmaması halinde, bilirkişi ücretinin yatırılmadığından söz edilip, kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddi doğru olmaz.
Somut olayda, dosya içeriğine göre davacı vekiline 13.03.2012 ve 13.06.2012 tarihli duruşmalarda 250,00 TL bilirkişi ücreti ve iki adet tebligat giderini, gider avansı olarak yatırması için süre verilmiştir. Ara kararın yerine getirilmemesi üzerine 21.11.2012 tarihli, davacı vekilinin hazır bulunmadığı oturumda, anılan eksikliğin giderilmesi için bildirim tarihinden itibaren iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi taktirde davacının bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağına karar verilmiş ve duruşma günü 31.01.2013 tarihine bırakılmıştır. Ara karar davacı vekiline 26.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu aşamada vekilin vekillikten çekilmesi ve durumun asile tebliği üzerine 18.01.2013 tarihinde, 3008 sıra numaralı makbuz ile duruşma gününden önce davacı asil tarafından anılan eksiklik giderilmiştir. Mahkemece delil avansı yatırılması konusunda verilen kesin sürenin amacı usul ekonomisi bakımından davanın sürüncemede kalmasını engellemektir. Bilirkişi ücretinin yatırıldığı tarih ve duruşma günü arasında rapor alınabilecek kadar süre bulunmaktadır. Aksi düşünülse dahi, delil ikamesi avansının verilen kesin süre içinde yatırılmaması davanın, dava şartı yokluğu nedeni ile reddine sebep teşkil etmez. Taraf belirtilen sürede delil avansı giderini yatırmazsa dayandığı o delilden vazgeçmiş sayılır. Kaldı ki, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez. Dava konusu tazminat ve alacakların bir kısmının hesaplanması da teknik ve uzmanlığı gerektirmemektedir. Hal böyle olunca mahkemece işin esası hakkında araştırma ve inceleme yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde, dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.