16. Hukuk Dairesi 2019/4807 E. , 2019/7740 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ...Köyü çalışma alanında bulunan 110 ada 53 parsel sayılı 9.995,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup kadimden beri mera olarak kullanıldığı belirtilerek, çayır vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmiştir. Davacı ..., irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 25.08.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısmın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın mera vasfının bulunmadığı ve çayır vasfında bulunduğu, taşınmazın davacının babasından kaldığı, baba tarafından sağlığında bütün taşınmazların çocukları arasında paylaştırıldığı, dava konusu taşınmazın davacıya düştüğü, eklemeli zilyetlik ile kadastro tespitine kadar ekonomik amaca uygun olarak 20 yılı aşkın süre ile malik sıfatıyla davasız ve fasılasız olarak kullanıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme ile hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar, dava konusu taşınmazın tarla olarak ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığını beyan etmelerine karşın, keşif sonucu düzenlenen zirai bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazda hiç bir şekilde toprak işlemesinin yapılmadığı, çayır bitkisinin biçildiği belirtilmiş ve dolayısıyla taşınmaz üzerinde zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususunda çelişki hasıl olduğu halde, söz konusu çelişki giderilmemiş, ziraatçı bilirkişinin, kısa, gerekçesiz ve soyut nitelikte olup zilyetlik olgusunun değerlendirmesi bakımından da son derece yetersiz raporu hükme esas alınmıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; Doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı ve dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, 3 kişilik zirai bilirkişi kurulu, fen bilirkişisi ve jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan, dava konusu taşınmazın kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle ve hangi nitelikte kullanıldığına ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine, yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin ne olduğunun ve arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan, taşınmazın öncesinin ne olduğu, zirai faaliyete konu olup olmadığı, toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü, tarımsal niteliği ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü ve dava konusu taşınmaz bölümünün dava konusu olmayan diğer bölümlerinden ve diğer komşu parsellerden nasıl ayrıldığı hususlarını irdeler şekilde, ilgili taşınmazın her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşfi izlemeye elverişli ve denetime açık gerekçeli rapor ve kroki hazırlatılmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.