Esas No: 2021/1099
Karar No: 2022/701
Karar Tarihi: 03.03.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1099 Esas 2022/701 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/1099 E. , 2022/701 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1099
Karar No : 2022/701
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Barosu
VEKİLİ : Av. ....
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ....
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 01/12/2020 tarih ve E:2015/4907, K:2020/5496 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 30/09/2015 tarih ve 29488 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/10/2015 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin "Gider avansı" başlıklı 3. maddesinde yer alan "Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri ile dosyanın Yargıtay'a gidiş dönüş ücretleri gibi giderleri kapsar." yönündeki 2. cümlesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 01/12/2020 tarih ve E:2015/4907, K:2020/5496 sayılı kararıyla;
04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun dava konusu Tarife'nin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle "Harç ve Avans Ödenmesi" başlıklı 120. maddesinde, "(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. (2) Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir." hükmüne; "Avansın İadesi" başlıklı 333. maddesinde ise, hükmün kesinleşmesinden sonra mahkemenin kendiliğinden, yatırılan avansın kullanılmayan kısmının iadesine karar vereceği düzenlemesine yer verildiği;
6100 sayılı Kanun'un 120. maddesinin 1. fıkrasına dayanılarak, anılan Kanun gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla hazırlanan ve 28/09/2014 tarih ve 29133 sayılı Resmi Gazete'de davalı Adalet Bakanlığınca yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin; "Gider avansı" başlıklı 3. maddesinde "Davacı, bu Tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri kapsar." düzenlemesine yer verildiği;
Tarife'nin dayanağı olan 6100 sayılı Kanun'un 120. maddesinin lafzı ile anılan Kanun'un TBMM'ye sunulan tasarısında ve Kanun'la ilgili TBMM Adalet Komisyonu Raporunda belirtilen Kanun'un genel gerekçesi ve madde gerekçesi incelendiğinde; madde ile, dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğunun düzenlendiği, maddede ayrıca, 1086 sayılı Kanun'da yer almayan, yeni bir düzenleme yapılarak, her türlü tebligat ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderleri karşılayacak tutarın, avans olarak davacı tarafından dava açarken yatırılması zorunluluğunun getirildiği, avans miktarının, davanın türü ve özelliklerine göre her yıl Adalet Bakanlığınca ilân edilecek tarifeye göre belirleneceği, maddede yapılan bu düzenlemeyle, gerekli masrafların zamanında yatırılmamasından dolayı davaların gecikmesinin önüne geçilmesinin amaçlandığının anlaşıldığı; anılan maddenin, Tarife'nin dayanağı olan Kanun hükmünün konuluş amacına uygun hükümler içerdiği;
Bu durumda, dava konusu, 30/09/2015 tarih ve 29488 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01/10/2015 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu Gider Avansı Tarifesi'nin 3. maddesinin iptali istenen 2. cümlesinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuk yargılama usulünde serbest delil sistemi ile taraflarca hazırlama ilkelerinin kabul edildiği, dayanak Kanun'da ise dava konusu Tarife'de gösterilen delil ikame avanslarının, dava başında peşinen ödenmesinin istenmediği, tarafların "ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı" verilen kesin süre içinde yatırmasının aksi halde ise anılan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayıldığının hükme bağlandığı; dava konusu düzenlemenin dayanağı Kanun'a, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu ve mahkemeye erişim hakkını kısıtladığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114, 115, 120 ve 324. maddelerindeki hükümlerden; gider avansının davanın önşartlarından olduğu, gider avansının yatırılmaması halinde usulden davanın reddine karar verileceği; delil ikamesi avansına ilişkin giderin mahkemeye yatırılmaması halinde ise o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, davanın diğer delillere göre esastan sonuçlandırılacağı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Kanun'da gider avansının hangi kalemlerden oluştuğu sayma suretiyle belirlenmediğinden, işin doğası gereği yargılamanın sürdürülebilmesi için mutlaka karşılanması gerekli olan, tebligat gideri gibi zorunlu giderleri kapsadığında tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, delil ikamesi için yapılacak giderlerin gider avansı içerisinde mütalaa edilmesi mümkün değildir. Aksi yorum, Kanun'un 324. maddesi hükmünü anlamsız hale getirir.
Keşif, bilirkişi ve tanık gibi hususlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre delil niteliğinde olduğundan, bunlara ilişkin giderlerin de niteliği itibarıyla delil ikamesi harcına tabi olması zorunludur. Aksi bir yorumla bu kalemlerin gider avansı kapsamında değerlendirilmesi; hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracağı gibi hakkın özünün korunmasına da engel olacaktır. Bir davacı gösterdiği delillerin bir kısmından vazgeçse bile geriye kalan delillerle haklılığını ispat edebilecekse bu hakkından yoksun bırakılmaması gerekir.
Bu nedenle; keşif gideri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi delil ikamesi avansına tabi hususların gider avansı kapsamında değerlendirilerek avans miktarlarının belirlenmesine ilişkin Tarife'nin dava konusu 3. maddesinin 2. cümlesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 01/12/2020 tarih ve E:2015/4907, K:2020/5496 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 03/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, gider avansı dava şartlarından sayılmış; 115/2. maddesinde, dava şartlarında noksanlığın bulunması halinde davanın usulden reddedileceği; dava konusu Tarife'nin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 120. maddesinde, davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verileceği kurala bağlanmıştır.
Yine 6100 sayılı Kanun'un "Delil İkamesi İçin Avans" başlıklı 324. maddesinde, "(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. " hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hükümlerden, gider avansının dava şartlarından biri olduğu, gider avansının yatırılmaması halinde usulden davanın reddine karar verileceği; delil ikamesi avansına ilişkin giderin mahkemeye yatırılmaması halinde ise o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, davanın diğer delillere göre esastan sonuçlandırılacağı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Kanun'da gider avansının hangi kalemlerden oluştuğu sayma suretiyle belirlenmediğinden gider avansının; yalnızca işin doğası gereği yargılamanın sürdürülebilmesi için mutlaka karşılanması gerekli olan, tebligat gideri gibi zorunlu giderleri kapsadığında tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, delil ikamesi için yapılacak giderlerin gider avansı içerisinde mütalaa edilmesi mümkün değildir. Aksi yorum, 6100 sayılı Kanun'un yukarıya alınan 324. maddesi hükmünü anlamsız hale getirecektir.
Zira bir davanın açıldığı sırada, davanın karara bağlanabilmesi için yargılama (tahkikat) aşamasında hangi delillere ihtiyaç duyulduğunu belirlemek mümkün değildir. Davada delilleri taraflar sunar, ancak hükme esas alınacak delilleri takdir etmek mahkemenin yetkisinde olan bir husustur. Davada tanık dinlenilmesine, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına davanın niteliğine göre mahkeme karar verir. Bir kısım davaların; tarafların dava, savunma ve cevap dilekçelerinde açıkladıkları ve taraflarca tartışma konusu edilmeyerek kabul edilen olgu veya hususların hükme esas alınmak suretiyle sonuçlandırılması mümkün olabilir. Bir kısım davalarda ise; tarafların iddialarına ilişkin delillerin üçüncü kişiler veya kamu idareleri nezdinde bulunması mümkün olup, bu kimselerden veya idarelerden istenmesi suretiyle bu delillere ulaşılabilir. Sözü edilen bu gibi durumlarda, ortaya çıkacak yargılama gideri sadece tebligat giderlerinden ibaret bulunmaktadır.
Keşif bilirkişi avansı, tanık dinlenilmesi için gider karşılığını, bu delillere dayanılması gerekmeyen davalarda, davanın açıldığı aşamada davacının mahkeme veznesine yatırmasını temin etmek haksız bir biçimde davacıya ait nakit bir değerin depo edilerek tarafından kullanılmasını engelleme anlamına gelmektedir.
Keşif, bilirkişi incelemesi ve tanık dinlenilmesi gibi hususlar Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre delil niteliğinde olduğundan, bunlara ilişkin giderlerin de niteliği itibarıyla tahkikat safhasında delil ikamesi avansına tabi olması zorunludur. Aksi bir yorumla bu kalemlerin gider avansı kapsamında değerlendirilmesi; hak arama özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracağı gibi hakkın özünün korunmasına da engel olacaktır. Bir davacı gösterdiği delillerin bir kısmından vazgeçse bile geriye kalan delillerle haklılığını ispat edebilecekse bu hakkından yoksun bırakılmaması gerektiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Bu nedenle; keşif gideri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi delil ikamesi avansına tabi hususların gider avansı kapsamında değerlendirilerek avans miktarlarının belirlenmesine ilişkin Tarife'nin 3. maddesinin 2. cümlesinde hukuka uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.