10. Hukuk Dairesi 2010/14015 E. , 2012/2669 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davalı şirketin .... bulunan inşaat şantiyesinde 18.06.2006 tarihinde meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, davalı şirket ile, 25.01.2006 tarihli, yurt dışı iş sözleşmesi imzaladığını, davalı şirketin, .... bulunan şantiyesinde, betoncu olarak çalışmaya başladığını, sözleşmenin 25.01.2006 – 25.04.2006 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ise de, davalı şirketin sözleşme süresini uzatması sonucu sözleşmenin belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüştüğünü, 18.06.2006 tarihinde inşaat sahasında tel kalıp bağlarken gözüne tel parçası kaçtığını, sol gözünde %95 oranında görme kaybı oluştuğunu belirterek, bu kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının, davalıya ait işyerinde 26.01.2006 – 28.11.2006 tarihleri arasında çalışmış ise de, .... ile ... arasında ikili sosyal güvenlik sözleşmesinin bulunmaması ve yurt dışına işçi götüren firma ile, ... arasında kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin sözleşme bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak sigortalılar, ....’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Ayrıca, ...’yle yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse, istisnaen mülkilik ilkesine değer verilmeyebilir. Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanunun 2 ve 3. maddelerine göre, sigortalı olmayanlar kapsamında olmak üzere, ...’yle sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan bir ülkede hizmet akdiyle çalışan Türk vatandaşları da anılan Kanunun 86. maddesi gereği işverenleriyle yapılacak “İş kazalarıyla meslek hastalıkları”, “Hastalık”, “Analık”, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm” sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulabilirler. Herhangi bir sosyal güvenlik sözleşmesi ve topluluk sigortası olmaması halinde ise; kişinin 506 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderilmesi durumunda zorunlu sigortalı kabul edilmesi mümkündür. Ancak; anılan madde kapsamında sigortalı sayılabilmek için sigortalının malullük- yaşlılık -ölüm,
işkazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık sigorta kolları bakımından sosyal güvenliğinin işin yapıldığı ülke ... karşılanmaması, .... tüzel kişi ise, şirket merkezinin ... bulunması, gerçek veya tüzel kişi, ... işverenin ... iş yapmak şartı aranmaksızın .... tescil edilmiş, ya da, tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, ... işveren ile, ... işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin ... yapılması, ... işçinin, iş bu yazılı, ya da, sözlü hizmet sözleşmesinin ... işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp, geçici nitelik taşıması, geçicilik kavramının nitelendirilmesinde zaman sınırlaması yoksa da, bu görevin yurt dışında sürekli yaşamayı gerekli kılmaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Somut olayda; davalı işveren şirketin iş merkezi ..... Şirketin .... tescilli .... unvanlı işyeri bulunmakta olup, .... binası inşaatında çalıştırılmak üzere, .... götüreceği işçiler için, .... ile malûllük, yaşlılık ve ölüm topluluk sigortası imzalamıştır. ... yapılan 25.04.2006 tarihli hizmet sözleşmesi sonrasında Moskova"ya götürülen davacı, davalı işveren tarafından yürütülen inşaat işyerinde tel kalıp bağlarken gözüne tel parçası kaçması nedeniyle gözünden yaralanmıştır.
Bu durumda, açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde sigortalının yabancı ülkede fiilen çalıştığı sürede 506 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğunun kabulü ile, anılan Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmesine ve kazanın işkazası olduğunun sabit olmasına göre, davanın kabulü gerekirken, yazılı biçimde reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.