Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7346
Karar No: 2019/5179
Karar Tarihi: 10.10.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/7346 Esas 2019/5179 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2016/7346 E.  ,  2019/5179 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil ile bedel davası sonunda yerel mahkemece davanın bedel isteği yönünden reddine, iptal tescil isteği yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olup; davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istenilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar Seyyide Kahraman v.d. vekilleri Avukat ..., Avukat ... ile diğer temyiz eden vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ve davalı ... gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile bedel isteklerine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan babaannesi ...’nun maliki olduğu 853 ada 238 parselde yer alan 11 no’lu, 250 ada 48 parselde yer alan 6 no’lu bağımsız bölümleri mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak bir kısım davalının mirasbırakanı olan kızı Ülviye ile davalı kızları ...ve ...’ye ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, dava konusu 956 ada 1096 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümü de muvazaalı olarak davalı kızı ...’ye, onun da dava dışı 3. kişiye satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek dava konusu 853 ada 238 parseldeki 11 no’lu, 250 ada 48 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümlerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, dava konusu 956 ada 1096 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümün değerinden miras payına isabet eden en az 25.000 TL’nin davalı ...’den tahsilini istemiş; davacı vekili 17.09.2015 tarihli dilekçesinde, 27.12.2001 tarihli resmi senette yazılı olduğu üzere 956 ada 1096 parseldeki 12 no’lu bağımsız bölümü dava konusu ettiği halde sehven dava dilekçesinde bağımsız bölüm numarasının 6 olarak yazıldığını, maddi hatayı düzelttiğini beyan etmiştir.
    Davalılar, iddiaların gerçek olmadığını, bakım borcunun yerine getirildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, bedel istenilen dava konusu 956 ada 1096 parseldeki 6 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan ... ile ilgisi bulunmayıp mirasbırakanın eşi ... tarafından davalı ...’ye temlik edildiği, bilahare dava dilekçesinde kastedilen taşınmazın 956 ada 1096 parseldeki 6.kat 12 nolu bağımsız bölüm olduğu ileri sürülmüş ise de belediyenin cevabi yazısında söz konusu taşınmaza ait daire ve blok konusunda hatalı işleme rastlanılmadığının bildirildiği gerekçesiyle 956 ada 1096 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölüm yönünden davanın reddine, ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile temlik edilen ve iptal tescil istenilen dava konusu iki adet taşınmaz yönünden ise temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1922 doğumlu mirasbırakan ...’nun 01.04.2010 tarihinde ölümü üzerine davalı kızları ..., ... ve 2005 yılında ölen kızı ...’nin çocukları davalılar ... ..., ..., 2002 yılında ölen oğlu Murat’ın çocukları olan davacı ... ve dava dışı Osman Fevzi ile Dilek’in mirasçı kaldıkları, davalılardan İlhan’ın ise mirasbırakanın kendinden önce ölen kızı ...nin eşi olduğu, iptal tescil talep edilen dava konusu 853 ada 238 parseldeki 11 no’lu bağımsız bölüm ile dava konusu 250 ada 48 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölümün tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken mirasbırakanın bu iki taşınmazını 1/3’er paylarla kızları Ülviye, ... ve ...’ye 22.10.2003 tarihinde ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiği, dava dilekçesinde belirtilen ve bedel talep edilen 956 ada 1096 parseldeki 6 no’lu bağımsız bölüm ise mirasbırakanın dava dışı eşi ...’ye ait iken adı geçenin 17.02.1992 tarihinde satış yoluyla davalı kızı ...’ye, onun da 12.08.2009 tarihinde satış yoluyla dava dışı 3. kişiye temlik ettiği, davacı vekilinin maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin 17.09.2015 tarihli dilekçesi ile mirasbırakan ...’nin taraf olduğu 27.12.2001 tarih 10675 yevmiye no’lu resmi senette yer alan 956 ada 1096 parselde yer alan 12 no’lu meskenin dava konusu edildiğini ancak dava dilekçesinde sehven 6 no’lu bağımsız bölüm olarak yazıldığını belirterek bağımsız bölüm numarasındaki maddi hatanın düzeltilmesini istediği, sözü edilen resmi senette 956 ada 1096 parseldeki 12 no’lu bağımsız bölümün tamamının mirasbırakan ... adına kayıtlı iken mirasbırakanın intifa hakkını üzerinde bırakarak çıplak mülkiyetin tamamını 27.12.2001 tarihinde satış yoluyla davalı kızı ...’ye temlik ettiği, davalı ...’nin de bu taşınmazı 13.07.2011 tarihinde satış yoluyla dava dışı 3. kişiye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ile durumun aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Diğer yandan; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611)). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.614)).
    Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi yaşama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya (tesadüfe) bağlı bir sözleşme türü olup TBK"nun 611 maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngürmemiştir. Bu bakımdan bakım alacaklısının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.
    Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
    Somut olaya gelince; öncelikle bedel isteğiyle ilgili olarak her ne kadar dava dilekçesinde 956 ada 1096 parsel sayılı taşınmazda bulunan 6 no’lu bağımsız bölüm dava konusu edilmiş ise de, eldeki davada mirasbırakan ...’nin temliki ile ilgili olarak muvazaa iddiasına dayanılmış ve bilahare bağımsız bölüm numarasındaki maddi hata düzeltilmiş olmakla bedel isteği yönünden 956 ada 1096 parselde kayıtlı 12 no’lu bağımsız bölümün çekişme konusu olduğu; toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, davalı tanıklarının beyanlarından, mirasbırakan ...’nin pek çok taşınmazını oğlu Murat’ın ve davacının eşi olan ...’ın borçları nedeniyle sattığı ve onların borçlarını ödediği, öte yandan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlendiği tarihte 81 yaşında olan mirasbırakanın özel bir bakım ihtiyacı içerisinde bulunmasının zorunlu olmadığı gibi mirasbırakanın bakılmadığı iddiası ile bir dava da açmadığı, somut olgular yukardaki ilkeler ışığında değerlendirildiğinde muvazaa iddiasının kanıtlanamadığı, çekişme konusu 12 no’lu bağımsız bölüm yönünden bedel isteğinin de bu gerekçeyle reddi gerektiği açıktır.
    Hal böyle olunca; davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Tarafların değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 2.037.00.-"şer TL duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.10.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar ver
    -KARŞI OY-

    Ölünceye kadar bakma akdine dayalı bir temlikin muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının evlendiği kişinin muris ve halaları tarafından tasvip edilmediği, ailenin kabul görmediği, fiilen muris ve davalılar arasında bakım ilişkisinin kurulmadığı, davacının babası Murat"ın 2002 tarihinde ölümünden hemen sonra 22.10.2003 tarihinde murisin kızları Ulviye, ... ve ... ye ölünceye kadar bakma akdiyle yaptığı ve murisin malvarlığının büyük bir kısmını oluşturan her iki temlikinde muvazaalı olduğu açıktır. Ölünceye kadar bakma akdinin muvazaalı olduğu yönündeki mahkeme kararı doğrudur. Onanmalıdır.
    Ayrıca davacı 27.12.2001 tarihli satım akdine konu bağımsız bölümü yanlış bildirmiş, sonra hatasını düzeltmiştir. Mahkemece 12 numaralı bağımsız bölümle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış tanıklara bu hususta soru sorulmamıştır. Mahkemece değerlendirilmeyen bir hususun yazılı gerekçeyle bozma kapsamına alınması da doğru değildir. Davacının bağımsız bölüm numarasındaki hatasını düzelttiği gözetilerek hüküm bu sebeple değerlendirilmek üzere bozulmalıdır.
    Çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi