17. Hukuk Dairesi 2016/14412 E. , 2019/3922 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı ... vekili, müvekkili olan Remzi"nin davalılardan ..."dan 18/02/2010 ödeme tarihle 200.000,00 TL bedelli kambiyo senedi nedeniyle alacaklı olduğunu, bu alacak nedeni ile Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, alacaklarını tahsil edememesi nedeni ile icra müdürlüğünün 27/10/2010 tarihli borç ödemeden aciz vesikası verildiğini, ..."nın kendisine ait olan 6 adet gayrimenkulü diğer davalılara devrettiğini, İİK 277 vd gereğince satış işlemlerinin iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, öncelikle müvekkili İbrahim yönünden davanın tefrik edilmesini, davanın usül ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, müvekkili hakkında açılmış bulunan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın tapuda devir rakamlarının düşük olması hususu ilk bakışta mal kaçırma ihtimalini düşündürmüş ise de, dosya içerisinde bulunan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde burada muvazaa bulunduğu ancak tanık beyanlarında bu hususlar ispat
edilemediği, taşınmazın satıldığı kişiler açısından da bir ispat yapılamadığını, davacı tarafın iddiası alacaklıların alacakları akim bırakmak niyetiyle mal kaçırmak amacıyla yapılan satışların iptali talebine ilişkin olmakla birlikte bu iddiasını ispat edecek düzeyde kanıt gösteremediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı borçlu ... tarafından davalı ..."e yapılan taşınmazın üzerinde ipotek kaydı bulunması nedeniyle bedel farkı bulunmaması ve davalı ..."in kötü niyetinin ispat edilmediğinden davacı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir.Satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtları varsa,alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilir. Bu nedenle oransızlığın belirlenmesinde tapu kaydındaki ipotek ve haiz miktarının da gözönünde tutulması gerekir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği
hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK."nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK.’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının icra takibindeki alacak ve ferilerinden fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir.
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Öte yandan dava koşullarından olan taraf teşekkülü yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gereken bir husustur.
Somut olayda, davalı borçlu ... tarafından 105 ada 23 parseldeki taşınmazı 05/11/2010 tarihinde tapu kayıtlarındaki resmi akitlere göre 1.900,00TL"ye davalı ..."e devrettiği 04/10/2012 tarihli bilirkişi raporuna göre taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 72.180,00TL olduğu, davalı borçlu ... tarafından 105 ada 234 parseldeki taşınmazı 29/04/2010 tarihinde tapu kayıtlarındaki resmi akitlere göre 700,00TL"ye davalı ..."e devrettiği 04/10/2012 tarihli bilirkişi raporuna
göre taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 39.474,00TL olduğu, davalı borçlu ... tarafından 126 ada 41 parseldeki taşınmazın 1/2 hissesini 17/12/2010 tarihinde tapu kayıtlarındaki resmi akitlere göre 700,00TL"ye davalı ..."a devrettiği 04/10/2012 tarihli bilirkişi raporuna göre taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 222.068,00TL olduğu, davalı borçlu ... tarafından 102 ada 15 parseldeki taşınmazın 1/2 hissesinii 16/03/2010 tarihinde tapu kayıtlarındaki resmi akitlere göre 600,00TL"ye davalı ..."a devrettiği 04/10/2012 tarihli bilirkişi raporuna göre taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 57.395,00TL olduğu, taşınmazların gerçek değeri ile tapu kayıtlarındaki bedelleri arasında bedel farkı bulunduğundan İ.İ.K 278 maddesi gereği bu tasarrufların iptali gerekir. Ayrıca davalı tanıklarının beyanlarında davalı ..."in davalı borçlu ..."nın 15 yıl yarıcılığını yaptığı beyan edilmekte olup davalı 3. kişi konumunda olan davalılar ...."ın davalı borçlu ... ile aynı köyde oturup oturmadıkları birbirlerini tanıyıp tanımadıkları kolluk marifetiyle araştırılarak toplanan ve toplanacak delillerle karar verilmesi gerekirken mahkemenin gerekçesinde yazılı olduğu üzere karar vermesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle (1) nolu bent gereği davacı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle de davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.