9. Hukuk Dairesi 2017/25720 E. , 2018/2403 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (İŞ) MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; müvekkili davacının davalıya ait işyerinde iş sözleşmesinin davalı işverence işçinin 6111 sayılı yasa uyarınca atandığı 15/11/2011 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, Mayıs 2009 maaşı ile yevmiyesinde yazılı veya sözlü rıza olmadığı halde kesinti yapıldığını, müvekkilinin davalının kendisini isten atabileceği edişesiyle itiraz edemediğini, öncelikle yıllık izin ücreti ve diğer haklarının belirlenebilmesi için günlük yevmiyenin 15/11/2011 tarihi itibari ile hesaplanması gerektiğini, alacak miktarını tam olarak belirleyemedikleri için 500 TL olarak talep ettiklerini, davalının 24 saat hizmet veren bir kamu kurumu olan Belediye Başkanlığı olduğunu, Ramazan ayında kadir gecelerinde Belediyenin yaklaşık 20.000 kişiye yemek dağıttığını, 2 gün sabaha kadar tüm işçilerin bunun için çalıştığını, güreşlerde de 1 hafta boyunca günde en az 14 saat çalıştırıldığını, müvekkilinin davalı ... tarafından dini milli bayramlarda ve belediyenin düzenlemiş olduğu etkinliklerde fazla mesai yaptıklarını, müvekkilinin muvafakati olmaksızın 6111 yasa uyarınca ihtiyaç fazlası olarak atandığını, müvekkilinin davalı yanında çalışırken yasal hakkı olan ücretli izin hakkını kullanamadığını, kullandırılmayan izin hakkını ücret olarak talep ettiklerini, çünkü atandığı yerde 6111 sayılı Yasanın 166(5)in devre konu işçiler bakımından devir tarihinden önce doğmuş ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan kurum sorumlu tutulamaz denildiğini, böylece iş akdinin yasa uyarınca bittiğini, kullandırılmayan izin hakkını ücret olarak talep ettiklerini, davacının kullanmadığı izin süresinin toplam 70 gün olup bunun bir kısmının bedelinin tahsilinin talep ettiklerini, ayrıca müvekkili belirli tarihlerde davalı yanında çalışırken fazla mesai yaptığını, objektif ve tartışmasız olarak bu ücretleri hesaplayamadıkları için belirsiz alacak davası açtıklarını, yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talepve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla yapılacak yargılama sonucunda işleyecek yasal faiziyle 3.000,00 TL yıllık izin ücreti 100,00 TL (belirsiz alacaktır) fazla mesai ücretinin dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; 6111 sayılı yasaya (torba yasa) göre işçilerin nakillerinin gerçekleştirildiğini, iş akitlerinin feshedildiğini, 6111 sayılı torba yasanın 166/1 maddesine göre "... Belediyelerin (bağlı kuruluşların hariç) sürekli işçi kadrolarında çalışan ihtiyaç fazlası işçiler, Milli Eğitim ve Emniyet Genel Müdürlüğünün taşra teskilatındaki sürekli işçi kadroları ile sürekli işçi norm kadro dahilinde olmak üzere ihtiyacı bulunan mahalli iadarelere atanır..." bu nedenle işçilerin iş akitleri feshedilmemiş olup, kanunun tabirine göre atandıklarını, yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan hiçbir şekilde vazgeçilemeyeceğini, işçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesinin mümkün olmadığını, 4857 sayılı iş kanununun 59. maddesinde iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücreti üzerinden ödeneceği hükme bağlandığını, yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi hakkındaki itirazlarının baki kalmak kaydıyla yıllız izin ücreti akdin sona eremis ile muaccel olan ve genel anlamda ücret dışında kalan bir ödeme olduğundan ancak yasal faiz talep edilebiliceğini, dava tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıl öncesinden doğan tüm fazla mesai alacakları zamanaşımına uğradığını, davacının maaş bordrolarının incelenmesinde birçok aya ait ücret bordrolarında fazla mesai tahakkukunun mevcut olduğunu, davacının bordrolarda tahakkuk ve ödeme yapılan sürelerden daha fazla mesai yaptığının eş değerde yazılı kanıtlarla ispatlanması gerekeceğini, yine 2009 yılı mart ayından öncesine ait dönemde ise davacının ve bu şekilde dava açan diğer işçiler içinde geçerli olmak üzere fazla mesai yapmalarını gerektirecek şekilde müvekkili belediyenin hiçbir çalışmasının bulunmadığını, yani işçiler rutin mesai saatleri dışında herhangi bir çalışma yapmadıklarını, fazla mesai alacakları 4857 sayılı kanunun 34. maddesi kapsamında kalan ücretlerden olmadığını, bu nedenle mevduat faizi istenilmesinin mümkün olmadığını, işçiye bordro imzalatılmadığı halde fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması nedeniyle ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanmasının gerektiğini, davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ve fazla mesai yaptığını iddia ettiği tarihleri kapsayan bordrolarda fazla mesai tahakkuk ettirildiğini, bu nedenle davacı yukarıda açıklandığı üzere bordroda yazılı miktarlardan daha fazal şekilde mesai yaptığını, savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının ücret fark alacağı olup olmadığı ihtilaflıdır.
Davacı, dava dilekçesinde 2009 Mayıs - 15.11.2011 tarihleri arasındaki döneme dair ücret fark alacağı olduğunu iddia etmiştir. Hükme dayanak bilirkişi raporunda davacının 2006-2011 yılları arasında kalan dönem hesaplanmış ve hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda Mahkemenin HMK"nun 25. maddesindeki maddi vakıa ile bağlılık ve HMK"nun 26. maddesindeki taleple bağlılık kuralları ihlal edilerek iddia edilen dönemden dışında 2006-2011 dönemini hükme esas alması hatalıdır.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.