![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2015/21418
Karar No: 2016/1752
Karar Tarihi: 09.02.2016
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2015/21418 Esas 2016/1752 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Çatalca 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2008
NUMARASI : 2007/514-2008/346
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 08/06/2015 gün ve 2015/8313 Esas - 2015/12815 Karar sayılı ilama karşı davalı vekilince verilen dilekçe ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R –
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davanın kabulüne dair mahkemece verilip kesinleştirilen kararın, kendisine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği gerekçesiyle temyiz eden davalının temyiz dilekçesinin reddine ilişkin karar, Dairemizce onanmış, bu karara karşı davalı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Yapılan incelemede, davalının, davacı idare tarafından bildirilen adresine dava dilekçesi ve eklerinin tebliği için çıkartılan mazbatanın, bu adreste bulunan Aziz Güner’in beyanı ve muhtarlık tasdikine göre davalının adres bırakmadan ayrıldığı belirtilerek 14.01.2008 günü tebliğ edilmeksizin iade edildiği; bunun üzerine mahkemece davalının adresinin tapu sicil müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, vergi dairesi ve kolluk araştırması için cumhuriyet savcılığından sorulduğu, nüfus müdürlüğünden cevap gelmediği; Çatalca vergi dairesince ilgilinin kimlik bilgileri eksik olduğundan sağlıklı bir araştırma yapılamadığı, bilgisayar kayıtlarına göre mükellef kaydına rastlanılmadığının bildirildiği; kolluk (Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü) tarafından adresinin bilinmediği ve muhtarlık kaydının bulunmadığının bildirildiği, tapu müdürlüğünden ise dava dilekçesindeki adresin bildirilmesi üzerine bu adrese Tebligat Kanunun 35. maddesi uyarınca tebligat yapıldığı, gerekçeli karar ve davacı idarenin temyiz dilekçesi de aynı şekilde tebliğ edilmek suretiyle kararın kesinleştirildiği anlaşılmıştır.
Kural olarak tebligat, davalının bilinen en son adresinde yapılır. Davalı bu adreste bulunmamışsa, tebliğ memuru bulunabileceği yeri araştırır. Bulamazsa durumu, mahalle, köy muhtarlıklarına doğruluğunu onaylatmak suretiyle tesbit eder ve mahkemeye bildirir. Bunun üzerine mahkeme, davalının adresini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesi ve Tebligat Kanununun 28. maddesinde yazılı tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden, resmi ve özel müessese ile dairelerden ve ayrıca zabıta marifetiyle araştırmak suretiyle tespit eder. Yukarıda sözü edilen yerlerden araştırma yapıldığı halde adresi tespit edilemeyen davalının adresi meçhul sayılır. Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.
Tebligat Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, gerçek kişi olan davalıya öncesinde kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması gerekir. Öncesinde usulüne uygun bir tebligat yapılmayan davalıya, bilinen en son adresinden adres bildirmeksizin ayrıldığında Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılamaz.
Bu itibarla davalının adresi 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 7. maddesi ve Tebligat Kanununun 28. maddesinde belirtilen yerlerden araştırılıp, tespit edilememesi halinde ilanen tebliğ edilmek suretiyle yargılama yapılarak hüküm kurulması, gerekçeli karar ve idarenin temyiz dilekçesinin de ilanen tebliğ edilmek suretiyle kararın kesinleştirilmesi gerekirken, bu yönteme uyulmadan Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılan tebligatlar esas alınarak hüküm kurulması ve gerekçeli kararın kesinleştirilmesi doğru değildir. Karar şekli anlamda kesinleştirilmiş olsa da, hukuken kesinleşmiş bir mahkeme kararından söz edilemez.
Bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 08.06.2015 tarih 2015/8313 – 12815 sayılı onama ilamının kaldırılmasına, karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiş ise de, temyiz dilekçesi karar kesinleştikten sonra verildiğinden temyiz talebinin reddine karar verilmiş, bu karar da davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılan tebligatlar esas alınarak hüküm kurulması ve gerekçeli kararın kesinleştirilmesi doğru değildir.
Bu itibarla davalı vekilinin temyiz dilekçesi süresinde olduğundan, temyiz talebinin reddine dair karar, hükümdeki kesinleşme şerhi ve Dairemizin 09.11.2009 tarih 2009/13915-14938 sayılı onama ilamı ile 08.04.2010 tarih 2010/5811-6043 sayılı davacı idare vekilinin karar düzeltme isteminin reddine ilişkin karar kaldırıldıktan sonra yapılan incelemede;
Davalının bildirilen adresine dava dilekçesi ve kamulaştırma belgeleri usulüne uygun olarak tebliğ edilip, taraf teşkili sağlanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Doğru görülmemiştir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcı ile temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 09/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.