1. Hukuk Dairesi 2016/16358 E. , 2019/5174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, sahtecilik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, ekonomik durumlarının kötü olduğu bir dönemde davalı kardeşinden maddi yardım talep ettiklerini, davalının ise ortak mirasbırakanları Maksut’dan intikal eden bir kısım taşınmazlardaki miras haklarından feragat etmeleri halinde kendilerine yardım edebileceğini bildirmesi üzerine, 7 parça taşınmaz yönünden aralarında mirastan feragat sözleşmesi düzenlemesi kaydıyla anlaşma sağladıklarını, ancak davalının noter katibi ile birlikte hareket ederek sözleşmeye iradeleri hilafına mirasbırakanlarından intikal eden 28 parça taşınmazın dahil edildiğini ileri sürerek, 6, 9, 103, 194, 204, 230, 386, 422, 490, 608, 613, 674, 711, 766, 777, 799, 828, 829, 1014, 1087, 1133, 1190, 1208, 1295, 1386, 1531, 477, 1248 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davacıların iradeleri ile mirastan feragat sözleşmesini imzaladıklarını, mevzuata aykırı bir işlemin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, verilen kesin sürede harç ikmali yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davanın, 100.000,00 TL değer üzerinden harçlandırılmak suretiyle açıldığı, yargılamanın devamı sırasında davacılar tarafından adli yardım talebinde bulunulduğu, mahkemece 15.09.2015 tarihli oturumda adli yardım talebinin reddi ile eksik harcın ikmal edilmesi için davacılar vekiline iki haftalık kesin süre verildiği, buna ilişkin 26.06.2015 tarihli muhtıranın davacılar vekiline 30.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, harcın ikmal edilmemesi üzerine, davacılar vekilinin de hazır bulunduğu 29.09.2015 tarihli oturumda ikinci kez harç ikmali yönünden kesin süre verildiği, 01.03.2016 tarihli oturumda ise verilen kesin süreye rağmen harcın ikmal edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki Anayasamızda hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesi ve adil yargılama hakkının unsurlarından olan, taraflar arasında silahların eşitliği ilkesinin hayata geçirilebilmesi için gerekli yargılama giderlerini ödemede sıkıntıya düşecek veya ödeyemeyecek durumda bulunan kişilere, her türlü mali ve hukuki korunma taleplerinde kolaylık sağlanması, sosyal hukuk devletinin ilkelerinden olup, bu gereğin yerine getirilebilmesi de adli yardım ile mümkündür. Bu nedenle adli yardım müessesesi 1086 sayılı HUMK"un 465 ila 472 maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nin 334 ila 340. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Somut olaya gelince, mahkemece davacıların ekonomik sosyal durum araştırması için 09.07.2015 tarihinde müzekkere yazıldığı, yazı cevabının 02.10.2015 tarihinde havale edilerek dosyasına konulduğu, adli yardım talebinin müzekkere cevabi gelmeden 15.09.2015 tarihli oturumda reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; adli yardım, talepte bulunan tarafın, istemlerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması halinde bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları sağlayamaması durumunda, bu mali külfetlerden geçici olarak muaf tutulmasıdır. Adli yardıma ilişkin usûl ve esaslar 6100 sayılı HMK"nin 334-340. maddelerinde düzenlenmiş olup, adli yardım talebinin her dava bakımından açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, öncelikle davacının adli yardım talebinin eldeki davanın açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilerek yukarıda belirtilen ilke ve esaslar çerçevesinde bir karar verilmesi, mahkemece davacının yatırması gereken eksik harç miktarı tespit edilerek miktar belirtilmek suretiyle ikmali hususunda davacı tarafa takip eden celseye kadar süre verilmesi, eksik harcın ikmal edilmemesi halinde anılan celsede dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermesi, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde eksik harç ikmal edilerek davanın yenilenip yenilenmeyeceğinin beklemesi ve yenilenmediği takdirde kendiliğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.