10. Hukuk Dairesi 2012/2201 E. , 2012/2561 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, tarafların avukatlarının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının avukatının temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-)Davacının avukatının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Davaya konu olayda; 20.04.1982 – 31.12.1982, 20.07.1983 – 31.12.1991 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığına ilişkin olan prim ve her türlü borçlarını 27.02.1992 tarihli 3780 sayılı Kanundan faydalanmak suretiyle ödeyen; 01.01.1994 tarihinden sonraki sigortalılığına ilişkin olan prim borçlarını ödemek için 03.04.2006 tarihinde 5458 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanma başvurusunda bulunan davacı; Kurumun 30.05.2006 tarihine kadar belirlediği prim ve gecikme borcu olan 4642,58 TL" yi ödedikten sonra 26.05.2006 tarihinde bulunduğu yaşlılık aylığı bağlanması talebi; vergi kaydı olmayan 20.07.1983 – 31.03.1985 ve 02.08.1986 – 19.07.1987 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerinin iptal edildiği ve prim borcu olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
Yargılama sürecinde davacı, iptal edilen sigortalılık dönemleri de dahil olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği tarih itibariyle davalı Kuruma borcu olmadığı iddiasında bulunmasına karşın, davalı Kurum, önce, iptal edilen sigortalılık süreleri dışında 06.07.2006 tarihi itibariyle 4890 TL., sonra, iptal sözkonusu olmaksızın 31.05.2009 tarihi itibariyle 4891,43 TL davacının borcu olduğunu bildirdiği ve yapılan yargılama sonucu herhangi bir sigortalılık süresi iptali sözkonusu olmaksızın davalı Kurum tarafından 5458 sayılı Kanun kapsamında borcun eksik hesaplanan 2428,52 TL"nin 29.08.2011 tarihinde Kuruma ödenmesiyle, (prim ve hertürlü borcun olmaması dışında yaşlılık aylığı bağlanması için tüm şartlar 01.06.2006 tarihi itibariyle oluşmasına karşın) 01.09.2011 tarihinden itibaren davacıya yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde değinilmelidir ki, bütün hakların kullanılmasında uyulması gerekli bir kural vardır: Bu kural, Medeni Kanunun 2. maddesinde ifade edilen dürüstlük (objektif iyiniyet) kuralıdır. Bir hak, dürüstlük kuralına aykırı kullanılırsa kötüye kullanılmış olur. Bir hakkın sırf başkasına zarar vermek amacıyla kullanılmasını yasa korumaz.
Dürüstlük kuralı, bir kimseden (dürüst bir insan olarak) beklenen davranışı ifade eder. Bir davranışın bu nitelikte olup olmadığı, toplumda geçerli ahlak ölçülerine, gelenek ve göreneklere, karşılıklı uygulana gelen teamüllere ve hakları sağlayan ilişkilerin amacına göre tayin edilir.
Diğer yandan, hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirlerken, o kişinin hakkın kullanılmasında geçerli ve haklı bir yararının olup olmadığına, hakkın kullanılmasının sağlayacağı yarar ile başkalarına vereceği zarar arasında aşırı oransızlığın bulunup bulunmadığına bakılmalıdır. Bir kimsenin kendi ahlaka aykırı davranışına dayanması ve uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunması gibi ölçütler hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirler ...
Hakkın kötüye kullanıldığı savunma olarak ileriye sürülmüş olmasa dahi, bu husus def’i değil itiraz olarak kabul edildiğinden, hakim, dava dosyasından anlaşılan böyle bir durumu re"sen gözönüne almak zorundadır .... sayılı ilamı, 14.2.1951 tarih ve ... sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararı, 8/11/1991 tarih ... sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı.).
Öte yandan Medeni Kanunun 3. maddesinde ifade edildiği üzere; durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet savunmasında bulunamaz.
Kuşkusuz iyiniyet yada kötüniyet kavramları; subjektif, diğer bir anlatımla insanların iç dünyaları ile ilgili kavramlardır. Bunun açıklığa kavuşturulması, somutlaştırılması olaylarla özdeş hale getirilmesi son derece güçtür. İşte bu durumda, hakim, maddi olguların yanında karinelerden, hayat deneylerinden yararlanmak suretiyle gerçeği bulmaya gayret gösterecektir.
Somut olaya bakıldığında; her hangi bir sigortalılık iptali sözkonusu olmaksızın 5458 sayılı Kanun kapsamında belirlendiğini bildiği borcu defaten ödeyen ve gereken şartların tümünün oluştuğu zannıyla yaşlılık aylığı bağlanmasını isteyen davacının; kötü niyetli olmayıp, Kurumu yanıltmadığının belirgin olması, davalı Kurum tarafından da kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilememesi; yaşam deneyleri ile günümüzün ekonomik koşullarına göre asıl olanın yaşlılık aylığı bağlanması için sigortalıların tüm şartları bir an önce yerine getirmek için her türlü çabayı göstermeleri esas olduğundan Kurumun hesaplamayı tam yapması durumunda davacının diğer ödemeyle birlikte eksik belirlenen kısmı da defaten ödeyeceğinin anlaşılması ve Kurumun kendi hatası sonucu eksik hesaplandığını beyan ettiği borç nedeniyle yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı iddiasının, objektif iyiniyet kuralına aykırı olması nedeniyle davacıya 01.06.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerekir. Kaldı ki somut olayda, 1479 sayılı Kanunun 54. maddesi uyarınca, eksik ödemelerin her zaman tahsil edilmesi mümkündür.
Açıklanan bu maddi ve yasal olgular dikkate alındığında yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.