Esas No: 2019/4033
Karar No: 2022/902
Karar Tarihi: 03.03.2022
Danıştay 3. Daire 2019/4033 Esas 2022/902 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/4033 E. , 2022/902 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4033
Karar No : 2022/902
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılan ve ticaret sicil kaydı terkin edilerek tüzel kişiliği sonlandırılan ... Özel Öğretim İşletmeleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin 2015 ve 2016 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirketin ticaret sicil kaydının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca 19/09/2016 tarihinde terkin edildiği, dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının doğduğu ve ödenmesi gerektiği dönemlerde şirketi temsil ve ilzam yetkisinin ... ve ... isimli kişilerde olduğu, 25/05/2012 tarihinden itibaren yönetim kurulu üyesi olan davacının ilgili dönemlerde anonim şirketi temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığından sözü edilen vergi borcundan kanuni temsilci sıfatıyla sorumlu olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketin 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince ticaret sicilinden terkin edildiği, 2015 ve 2016 yılı borçlarını ödemeyen şirketin herhangi bir mal varlığına da rastlanılmadığından ilgili dönemde yönetim kurulu üyesi olan davacının, şirket yöneticisi sıfatıyla dava konusu alacaktan sorumlu olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Yönetim kurulu üyesi olmakla birlikte, hiç bir dönemde şirketi temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığı belirtilerek, isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilkderece mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
Türk Ticaret Kanununun Anonim Şirketlerle ilgili bölümünde, anonim şirketlerin yönetim kurulu tarafından yönetileceği ve temsil olunacağı, yönetim kurulunun üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekalet etmek üzere en az bir başkan vekili seçeceği, yönetim kurulunun düzenleyeceği bir iç yönergeyle yönetimi kısmen veya tamamen bir veya bir kaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü bir kişiye devretmeye yetkili kılınabileceği esası benimsenmiş, bu iç yönergenin şirketin yönetimini düzenleyeceği açıklamasına yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre, anonim şirketlerin yönetilmesinde ve dışa karşı temsilinde kanuni organının yönetim kurulu olduğu açıktır. Anonim şirket yönetim kurulu üyeleri arasında yapılabilen görevlendirmeler ve paylaşım sadece şirketin yönetim işlerini kapsamakta olup, şirketi temsil yetkisi bir bütün olarak yönetim kuruluna ait bulunmaktadır. En yetkili organ olan genel kurulca seçim yoluyla görevlendirilen bu kurulun üyeleri, şirketin yönetilmesinden müteselsilen sorumludur. Zira, birden çok üyeden oluşan bu kurulun yönetim işlerini daha kolay yürütmesi amacıyla şirkete müdür atanması ya da kurul üyelerinden birine yahut bir kaçına belli işlemler için yetki tanınması yönetim kurulu üyelerinin şirket sözleşmesi ve yasadan doğan sorumluluğunu değiştirmeyeceği gibi kaldırdığından da söz edilemez. Bu gibi durumlarda müdür ve yetki tanınan üyeler yönetim kurulunun temsilcisi olduğundan aralarındaki ilişki yönünden temsil hükümleri geçerli olur. Kuşkusuz müdürün sorumluluğuna ilişkin özel kurallar saklıdır.
Diğer bir ifadeyle, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin kendi aralarında yapacakları görev dağılımı bir iç işlem niteliğinde olup üçüncü kişiler açısından bağlayıcı bir yönü bulunmamasının sonucu olarak yönetim kurulu içinde yapılan görev dağılımı uyarınca bazı üyelere şirketi, idari makamlar önünde temsil yetkisi verilmiş olması, temsil yetkisi verilmemiş olan yönetim kurulu üyelerinin belirtilen sorumluluğunun ortadan kalktığı sonucunu doğurmayacağı açıktır.
Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine seçildiği ihtilafsız olan davacı ve diğer yönetim kurulu üyeleri şirket tüzel kişiliğini ve yönetim kurulunu temsilen belli hukuki muamele yapmaları konusunda görev ve yetki taksimi yapılan yönetim kurulu kararının, yönetim sorumluluğunun ismi belirtilen üye veya üyelere devredildiği anlamında yorumlanarak hüküm kurulması hukuka uygun düşmemiştir. Yönetim kurulu üyelerinin yönetsel görevleri paylaşmasının da iş bölümünden başka bir hukuksal sonuç doğurmayacağı Ticaret Kanunundaki düzenlemelerden anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenlerden dolayı yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle kanuni temsilci olan davacının sorumluluğuna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.