Esas No: 2018/2674
Karar No: 2022/832
Karar Tarihi: 03.03.2022
Danıştay 13. Daire 2018/2674 Esas 2022/832 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2018/2674 E. , 2022/832 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2018/2674
Karar No:2022/832
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Taşımacılık Tekstil ve Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacı şirkete ait akaryakıt istasyonunda 03/04/2013 tarihinde yapılan denetimde davacının bayisi olduğu dağıtıcı dışında akaryakıt ikmali yaptığının tespit edildiği ve böylece 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrası ile 2. fıkrasının (a) bendinin ihlâl edildiğinden bahisle aynı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendi ile aynı fıkranın (d) bendi uyarınca 170.000,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … gün ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirketin bayisi olduğu dağıtıcı haricinde başka bir yerden akaryakıt tedarik ettiği, bu hususun usulüne uygun olarak yapılan soruşturma ve inceleme sonucunda şüpheye yer bırakmayacak şekilde sübuta erdiği, şirket yetkililerinin … Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ceza yargılamasından beraat etmiş olmalarının şirket hakkındaki idari soruşturmaya engel oluşturmayacağı hususları dikkate alındığında, davacı şirketin söz konusu fiiller nedeniyle ilgili mevzuat uyarınca belirlenen para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; dava konusu işlemin, 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası ve 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca tesis edildiği görülmekte olup, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinin ''Aşağıdaki hâllerde sorumlulara sekiz yüz elli bin Türk Lirası idari para cezası verilir" bölümünün, bendin (3) numaralı alt bendindeki "8. maddenin ihlâli" yönünden Anayasa'ya aykırı olduğu kanaatiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulduğu ve Anayasa Mahkemesi'nin 03/05/2016 tarih ve 29701 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 07/04/2016 tarih ve E:2015/109, K:2016/28 sayılı kararıyla; iptali istenilen maddenin, 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bulunarak iptaline ve iptal hükmünün de kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği, Anayasa Mahkemesi'nce bir kanunun tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği hâlde, eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceği, Anayasa Mahkemesi'nin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş olmasının öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak, yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak ve ortada hukuki boşluk yaratmamak amacına yönelik olduğu, yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmayacağı, Anayasa'nın 153. maddesine göre, yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve henüz sonuçlanmamış olan tüm davalara uygulanması gerektiği, Anayasa Mahkemesi'nce verilen iptal kararının 03/02/2017 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu durumda, davacıya verilen idari para cezasının yasal dayanağının Anayasaya ve hukuka aykırı olduğu Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı ile ortaya konulduğundan, yasal dayanağı kalmayan dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu para cezasının usul ve yasaya uygun olduğu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının geriye yürütülemeyeceği, daha önce tesis edilmiş ve kesinleşmiş para cezasının anılan iptal kararından etkilenmeyeceği, idari para cezasının maktu olduğu ve üst sınırdan uygulanmasının söz konusu olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
"… Karayolu üzeri … km … Mevkii/…" adresinde bayilik lisansı kapsamında faaliyet gösteren davacıya ait istasyonda 03/04/2013 tarihinde yapılan denetim sonucunda "denetim tarihinde saat 19:45 itibarıyla istasyona giriş yapan … plakalı tankerde yer alan ulusal marker seviyesi geçerli motorinin istasyonun yer altı tanklarına ikmal edildiği, söz konusu yakıta ilişkin olarak dağıtıcısı tarafından düzenlenmiş eski tarihli faturanın ibraz edildiği, istasyon yetkilileri tarafından tankerin 5 gündür istasyonda beklediğinin beyan edildiği, ancak tankerin denetim günü 19:45'de istasyona giriş yaptığı" tespit edilerek … tarih ve … sayılı Kurul kararı ile soruşturma başlatılmıştır.
Anılan Kurul kararı kapsamında davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen … tarih ve … sayılı soruşturma raporunda, davacının bayisi olduğu dağıtıcı haricinde akaryakıt ikmali yapmak suretiyle 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası ile 2. fıkrasının (a) bendini ve Petrol Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin 38. maddesinin (c) ve (d) bentlerini ihlâl ettiği kanaatine varılmış; davacının raporda yer alan tespitlere yönelik yapmış olduğu savunması yeterli görülmeyerek, dava konusu Kurul kararı ile dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal etmesi nedeniyle 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasını ve 2. fıkrasının (a) bendini ihlâl ettiğinden bahisle aynı Kanun'un 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendi ile aynı fıkranın (d) bendi uyarınca 170.000,00-TL idarî para cezası uygulanması üzerine söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 8. maddesinin birinci fıkrasında, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin, dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütecekleri; aynı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde, bayilerin lisanslarının devamı süresince, bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapmama ile yükümlü olduğu; dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 19. maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendinin (3) numaralı alt bendinde, 8. maddenin ihlâli hâlinde, sorumlulara sekizyüzellibin Türk Lirası idarî para cezası verileceği; aynı fıkranın (d) bendinde de, bayiler için (c) bendinde yer alan cezanın beşte birinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyize konu kararda bahsi geçen Anayasa Mahkemesi kararıyla dava konusu para cezasının uygulanmasına dayanak alınan Kanun maddesinin 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi yönünden iptal edilmiş olması gerekçe gösterilerek işlemin iptaline hükmedilmişse de, davacı hakkında dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal etmesi şeklinde isnat olunan fiil nedeniyle 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının ve 2. fıkrasının (a) bendinin ihlâl edildiği gerekçesiyle idari para cezası uygulandığından, dava konusu işlemin anılan Kanun maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi açısından Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı gerekçe gösterilerek iptaline karar verilmesinde hukuken isabetsizlik bulunmamakla birlikte, dava konusu işleme dayanak alınan aynı Kanun maddesinin 8. maddesinin 1. fıkrası yönünden de işlemin hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle uyuşmazlığın karara bağlanması gerekmektedir.
Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasında, bayi lisanslarına ilişkin düzenlemelerin (teknik, güvenlik, kapasite, çevre vb.) Kurum tarafından yapılacağı, bayilerin dağıtıcıları ile yapacakları tek elden satış sözleşmesine göre bayilik faaliyetlerini yürütecekleri belirtilmiş; Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilen ikinci fıkrasının (a) bendinde ise, bayilerin lisanslarının devamı süresince bayisi olduğu dağıtıcı haricinde diğer dağıtıcı ve onların bayilerinden akaryakıt ikmali yapılmaması ile yükümlü oldukları kurala bağlanmıştır.
Bir fiilin işlenmesi sonucunda ilgililere ceza uygulanabilmesi için söz konusu fiilin kanunda açıkça kabahat veya suç olarak tanımlanması, somut olarak tarif edilen fiilin de kanunda belirtilen soyut karşılığına uygun olması yani tipiklik şartını sağlaması gerekmektedir. İsnat olunan fiil kanunda belirtilen kuralın kapsamında değilse yani tipiklik unsurunu taşımıyorsa, söz konusu kuralın ihlâli dolayısıyla ceza uygulanması mümkün olmayacaktır.
Bu kapsamda uyuşmazlık değerlendirildiğinde, davacının faaliyetini dağıtıcısı ile yapmış olduğu bayilik sözleşmesi kapsamında yürüttüğü; Kurul kararı ile davacıya isnat edilen fiilin ise, dağıtıcısı haricinde akaryakıt ikmal edilmesi olarak tanımlandığı göz önüne alındığında, davacı hakkında isnat olunan fiil ile idari para cezası verilmesine dayanak olarak alınan Kanundaki kural örtüşmediğinden, davacıya 5015 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak idari para cezası verilemeyeceği, dava konusu idari para cezasının anılan fıkra açısından da hukuka uygunluk taşımadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu işlemde hukuka uygunluk, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,
4. Davalı idare harçtan muaf olduğundan temyiz aşamasında yatırılan toplam …-TL harcın istemi hâlinde davalıya iadesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu gerekçeli onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 03/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.