Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/14246
Karar No: 2017/1582
Karar Tarihi: 09.02.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/14246 Esas 2017/1582 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2015/14246 E.  ,  2017/1582 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi



    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR
    Davacı, davalı ile yapılan hizmet alım sözleşmeleri kapsamında davalının alt işveren olarak çalıştırdığı dava dışı işçi ...’ın kıdem tazminatı alacağı için açtığı alacak davası sonucunda kesinleşmiş mahkeme ilamına istinaden icra dosyasına 19.179,40 TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, aralarındaki hizmet sözleşmesi ile eki belgelere göre çalışacak işçilerin İş Kanunu ve ilgili mevzuata göre bütün sosyal hakları ile tüm sorumluluğun yüklenici firmaya ait olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile ödemek zorunda kaldığı 19.179,40 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar ... ve ..., ayrı ayrı dava dışı işçinin kendi bünyesinde çalıştığı dönem itibariyle sorumluluğunun bulunduğunu ve bu dönem dışında sorumluluğunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Diğer davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece Davacının davasının kısmın kabul kısmen reddi ile birlikte; a-Mükerrer tahsilata yol açmayacak şekilde davalı ... - ... (ortaklığının) 19.179,40 TL alacağın tamamından sorumlu olacak şekilde 23.1.2013 tarihinden yasal faizi ile birlikte, b-Mükerrer tahsilata yol açmayacak şekilde davalı ..."nin 19.179,40 TL alacağın 1.582,39 TL"sinden sorumlu olacak şekilde 23.1.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, c-Mükerrer tahsilata yol açmayacak şekilde davalı ..."nin 19.179,40 TL alacağın 7.916,27 TL sinden sorumlu olacak şekilde 23.1.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, Davalılardan belirtilen şekilde müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, d-19.179,40 TL alacağın tamamından davalı ... ve ... - ... (ortaklığının) diğer davalı ile birlikte sorumlu tutulması yönündeki talebinin ise reddine, karar verilmiş, hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, asıl işveren davacının, davalı şirketler tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    4857 sayılı İş Kanununun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
    Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada Kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müteselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
    Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi karalaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
    İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davacı bakanlık ile davalı şirket arasındaki sözleşmelerin 23. maddesinde sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukların, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ile genel şartnamenin altıncı bölümünde düzenlendiği belirtilerek sözleşmenin eki genel şartnameye atıf yapılmış olup,sözleşmelerin eki genel şartnamelerde ise bu yönde bir düzenlemeye yer verilmediği tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri ve eklerinde davalı yüklenici şirketin dava dışı işçinin kıdem tazminatı alacağından sorumlu olduğuna dair hüküm bulunmadığı anlaşılmakla, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı yüklenicinin kendi sorumlu olduğu döneme ilişkin kıdem tazminatının yarısından asıl işveren konumundaki davacının ise diğer yarısından sorumlu olduğunun kabulü gerekir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, somut olayda davacıdan tahsil edilen kıdem tazminatı alacağı, dava dışı işçinin sadece davalı şirket nezdindeki çalışmasını değil, dava dışı diğer alt işverenler nezdindeki çalışmalarını da kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işveren dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez.Bu nedenle davacının temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    Davalının temyiz itirazlarının ise bu yönden kabulü ile mahkemece, son işveren olan davalının kıdem tazminatına ilişkin işçilik alacaklarından kendi dönemine isabet eden miktarların yarısından sorumlu olduğu, asıl işveren konumundaki davacının ise diğer yarısından sorumlu olduğu kabul edilerek, konusunda uzman bilirkişiden her iki tarafın sorumlu olduğu miktarları gösteren taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    2-Bozma nedenine göre davalı ...‘nin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bent gereğince davacının temyiz itirazlarının tümden reddine aynı bentte açıklanan gerekçelerle davalının temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan kararın davalı ... yararına BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davalı ... nın sair temyiz itirazların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 334,00 TL. harcın istek halinde davalı ..."ye iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi