22. Hukuk Dairesi 2013/4977 E. , 2013/8567 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
İHBAR OLUNANLAR :
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının işveren tarafından ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı işçinin, müvekkili kurum işçisi olarak 13.07.2001 tarihine kadar çalıştığını, emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini sonlandırdığını, sonraki tarihlerde ise taşeron firma işçisi olarak çalıştığını, davacının müvekkili kurum nezdinde geçen çalışmasına ilişkin hak ettiği işçilik alacaklarının ödendiğini, taşeron firmalar nezdinde geçen çalışması bakımından ise müvekkili kurumun işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı noktalarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığı ve hafta tatilinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışma yapıldığının ve hafta tatilinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de, anılan çalışmaların olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında anılan çalışmaların karşılığı ücretlerin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti ve/veya hafta tatili tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davalı vekilince sunulan 24.06.2011 havale tarihli delil dilekçesinde, haftalık çalışma saatleri imza çizelgeleri delil olarak gösterilmiş, evrakların adet ve kapsam açısından fazla olduğu gerekçesiyle, işyerinde incelenmesi talep edilmiştir. Mahkemece, gösterilen delilin bulunduğu yerde incelenmesi talebi hakkında bir karar verilmeden, sonuca gidilmesi hatalıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 195. maddesi hükmü nazara alınarak, anılan talebin değerlendirilmesiyle, gerekirse talebe konu çizelgeler, bulunduğu yerde bilirkişi marifetiyle incelenmeli, davacının fazla çalışma ve hafta tatili alacağı hakkında bir sonuca gidilmelidir.
Diğer taraftan, dinlenen davacı tanıklarının görev yerleri itibariyle, davacının çalışma düzenini bilmelerinin mümkün olup olmadığı hususunda bir araştırma yapılmaması da hatalıdır. Davacının ve davacı tanıklarının işletmede görev yaptığı bölgeler araştırılarak, tanıkların davacının çalışma gün ve saatlerini bilmesinin mümkün olup olmadığı denetlenmelidir.
Yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Somut olayda, mahkemece, davalı işverenin ispat yükünü yerine getirmemesi gerekçesiyle, davacı işçinin çalışma süresi boyunca yıllık izin hakkını kullanmadığı kabul edilmiştir. Ne var ki, davalı vekili, yemin deliline de dayanmış olup, mahkemece davalı tarafa yemin teklif etme hakkı bulunduğu hatırlatılmamıştır. Anılan sebeple, yıllık izin alacağı bakımından ispat yükü üzerinde olan davalı tarafa, yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, sonuca göre 6100 sayılı Kanun"un 225. ve devamı maddeleri uyarınca işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.