22. Hukuk Dairesi 2012/21885 E. , 2013/8555 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ücret alacakları ve asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin 07.07.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde zımpara ustası olarak çalıştığını, kayden dava dışı ....Ltd. Şti. işçisi olarak gösterilmiş ise de, davalı şirket ve dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, baştan itibaren davalı şirketin işçisi olduğunu, iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ise ödenmediğini beyanla, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ücretleri, aylık ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı işçinin müvekkili şirket işçisi olmadığını, işçilik hak ve alacaklarından müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, davalı şirket ve dava dışı...Ltd. Şti. arasındaki hukuki ilişkinin niteliği ve bunun işçilik haklarına etkileri noktasında toplanmaktadır.
Alt işveren, bir işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Anılan kanun maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11. maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanunun 2. maddesinin 7. fıkrasında bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Maddede sözü edilen hususların, aksi ispatlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir. Alt İşveren Yönetmeliği de, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini, daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini, asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini, kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleriihtiva eden sözleşmeler muvazaalı olarak açıklanmıştır.
Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir.
Somut olayda, davacı işçinin, dava dışı ... Temizlik Gıda Pey. Yem. San. Tic. Ltd. Şti. işçisi olarak, kot zımparalama işinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı şirket ve dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu yönündeki bilirkişi raporu mütalaasına itibar edilerek, davacının başlangıçtan itibaren davalının işçisi olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, muvazaa iddiası yeterince araştırılmamıştır. Öncelikle, davalı şirketten, varsa dava dışı...Ltd. Şti."yle aralarında imzalanan hizmet alım sözleşmesi ve eki belgeleri dava dışı şirketten ise işyeri kayıtları ve işçi şahsi sicil dosyası ile varsa iş sözleşmesi istenilmelidir. Davacı tarafından, dava dışı firmanın, davalı şirkette işçi olarak çalışmış kişilerce kurulduğu ve yönetildiği iddia edilmekle, dava dışı...Ltd. Şti."nin kuruluştan itibaren ticaret sicili kaydı, tescil tarihi, faaliyet alanı, adresi, yetkililerin ve ortaklarının kimlik bilgileri Ticaret Sicil Memurluğundan sorulmalı, dava dışı şirketin, yönetici ve ortaklarının hizmet döküm cetvelleri Sosyal Güvenlik Kurumundan celp edilmeli, davalı şirketin kurucu ve yöneticilerinin daha önce davalıya ait işyerinde çalıştırılan kimseler olup olmadığı araştırılmalıdır. Delillerin ve eksik belgelerin toplanmasının ardından, uyuşmazlık konusunda uzman bilirkişi marifetiyle işyerinde keşif yapılarak, davalı ve dava dışı firma arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun"un 2/6-7. maddesine uygun olup olmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı hususlarında tüm dosya kapsamı bir değerlendirmeye tabi tutulmalı, neticeye göre işçilik alacakları hakkında bir karar verilmelidir.Yazılı şekilde eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.