7. Hukuk Dairesi 2015/4322 E. , 2015/5370 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 24/03/2015 günü belirlenen saatte taraflara tebligat yapıldığı halde gelmedikleri görülerek incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü;
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde taş döşeme ustası olarak aylık 2.000,00 TL ücret aldığını ve iş sözleşmesinin, davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı davacının kendi isteği ile istifa ettiğinden kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağını, işyerinde fazla çalışma ve genel tatil çalışması yapılmadığını, davacının ücretinin banka kayıtları ve SGK kayıtlarıyla sabit olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu uyarınca davacının iddia ettiği aylık 2.000,00 TL ücret esas alınarak yapılan hesaplamalar sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı, taş döşeme ustası olarak çalıştığını ve aylık 2.000,00 TL ücret aldığını iddia ederken, davalı, banka kayıtlarında ve SGK kayıtlarında yer alan ücreti aldığını savunmuştur.
Dinlenen davacı tanıkları davacı iddiasını doğrulanmış davalı ise tanık dinletmemiştir.
Dosyaya sunulan banka kayıtları ile SGK kayıtları ve imzasız bordrolar da davacının aylık ücretinin 2011 yılı Mart-Haziran aylarında brüt 800,00 TL; Temmuz-Kasım ayları arasında brüt 840,00 TL; 2012 yılı en son Kasım ayında brüt 945,00 TL ücret aldığı ve bu miktarların ilgili dönem asgari ücretinden sembolik olarak fazla olduğu görülmüştür.
Hal böyle olunca; davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının aldığı aylık ücret miktarının belirlenmesi ve alacakların bu ücrete göre hesaplatılarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu yön üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının, hafta tatili ile fazla çalışma yapıp yapmadığı da uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda davalı işverene karşı davası olmadığı anlaşılan davacı tanığı İsmail Bardakçı"nın, yeniden dinlenilerek davalı işyerinde davacının çalışma esasları hakkında detaylı olarak beyanlarının alınması ve özellikle de davacının yaz-kış çalışma şekli ile haftanın kaç günü ve kaç saat çalıştığı, hafta tatili kullanıp kullanmadığı somut olarak tespit edilerek yapıp yapmadığı buna göre gerekirse yeniden hesap bilirkişinden denetime elverişli rapor aldırılarak sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.