Esas No: 2019/3452
Karar No: 2022/903
Karar Tarihi: 03.03.2022
Danıştay 3. Daire 2019/3452 Esas 2022/903 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/3452 E. , 2022/903 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3452
Karar No : 2022/903
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
(... Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına,... Temizlik Medikal Turizm Yemek Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2008 ila 2012 yıllarına ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Şirket borcundan dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için şirket adına usulüne uygun tarh ve tahakkuk ederek kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunması gerektiği, 12/06/2015 tarih ve 8840 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yer alan ilandan, asıl borçlu şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Geçici 7. maddesi uyarınca 08/06/2015 tarihinde ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliğinin sona erdiğinin anlaşıldığı, şirket adına re'sen yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin bir kısmının 10/12/2015 tarihinde şirket müdürü olan davacının adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca muhtara bırakılmak, bir kısmının da 13/11/2015 tarihli Güneş Gazetesinde yayınlanmak suretiyle ilanen tebliğ edildiği, şirketin borçlu kılınabilmesinin ancak tüzel kişiliğin kazanıldığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklı olduğu, tüzel kişiliği 08/06/2015 tarihinde ortadan kalkan şirket adına tarhiyat ve ceza kesme işlemlerinin tesis edilemeyeceği, diğer yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca, ticaret sicilinden silinmiş olan ve sicilden silinme tarihinden önce hakkında usulüne uygun şekilde tarhiyat yapılmayan şirketler adına salınacak her türlü vergi ve kesilecek cezaların kanuni temsilciler adına ihbarname ile yapılması gerektiği, olayda usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceğinden, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu ödeme emri içeriği 2009 yılının Nisan ila Haziran dönemlerine ait kamu alacağına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu, 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasının yürürlüğe girdiği 03/07/2009 tarihi öncesi döneme uygulanamayacağı gerekçesiyle, ödeme emri içeriği diğer kamu alacaklarına ilişkin hüküm fıkralarına yöneltilen istinaf başvurusu ise, kararın değinilen hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağı için davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu ... Temizlik Medikal Turizm Yemek Ticaret Limited Şirketinin Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca ticaret sicilinden terkin edilerek 08/06/2015 tarihinde tüzel kişiliğinin sona erdiği, şirket adına re'sen yapılan tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin bu tarihten sonra tebliğine çalışıldığı, şirket adına ödeme emri düzenlenip mal varlığına rastlanılmaması nedeniyle de kamu alacağının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili yoluna gidildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ise ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre de şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona erer. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün olmayacaktır.
213 sayılı Kanun'un yukarıda kuralına yer verilen 10.maddesi uyarınca, kanuni temsilcilerin tüzel kişiliğin borçları nedeniyle takip edilebilmesi için de öncelikle temsilcisi olduğu tüzelkişi adına usulüne uygun tarh ve tahakkuk ederek kesinleşmiş bir kamu alacağının bulunması gerekmektedir.
Olayda, asıl borçlu şirket tüzel kişiliği adına düzenlenen ihbarnamelerin düzenlendiği 29/07/2015 ve 10/12/2015 tarihleri ve ödeme emrinin tebliğ edildiği 14/03/2017 tarihinden önce tüzel kişilik sona ermiştir. Dava konusu ödeme emrinin dayanağı kamu alacağı, şirketin ticaret sicilinden kaydının silinmesinden sonra düzenlenen ihbarnameden kaynaklanmakta olup 08/06/2015 tarihi itibarıyla hukuk aleminden kalkmış olan şirket hakkında idari işlem tesisine ve bu işlemlerin hukuk düzeninde sonuçlar doğurmasına olanak bulunmadığından, davacının kanuni temsilci olarak takibini gerektiren, usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk etmiş ve kesinleşmiş bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği açıktır.
Bu nedenle, davacı adına 213 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davada uygulanma imkanı bulunmayan 5520 sayılı Kanun'un 17. maddesinin 9. fıkrasına göre inceleme yaparak ulaştığı yargıyı hükme esas alan Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 03/03/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.