3. Hukuk Dairesi 2017/9027 E. , 2019/5868 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 07/04/2009 tarihinde imzalamış oldukları 4 yıllık kira sözleşmesine istinaden kendisine ait arazi ve arazi içerisinde bulunan müştemilat, ahır ve odanın davalı tarafça kullanıldığını, davalının kira sözleşmesinin süresinin dolmasına rağmen kiralananı tahliye etmediğini, hayvanlarını ahırda bulundurmaya devam ettiğini, kiralananda değişiklikler yaptığını, bazı kısımlarını kullanılamaz hale getirdiğini, tahrip ettiğini, bu kapsamda Şarköy Sulh Hukuk Mahkemesine tespit yaptırdığını, tespit raporunda davalı tarafından verilen zararların belirlendiğini ayrıca ödenmeyen kira bedelleri nedeni ile de icra takibi başlattığını beyan ederek şimdilik 500,00 TL alacağın ihtar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; 4.12.2014 tarihinde dava konusu taşınmazı boşalttığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, ahır ve müştemilatta davacının bilgisi dahilinde tadilat yaptığını ve kiralananı kiralandığı tarihteki hallerinden çok daha iyi bir durumda bıraktığını beyan ederek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 3.850,00 TL miktar yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-HMK 26.maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır.
Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Somut olaya gelince; davacı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında ıslah talebinde bulunmamıştır. Bu durumda Mahkemece davacının talebini aşar şekilde 3.850,00 TL tazminat bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Mahkemece hüküm fıkrasının birinci bendinde ‘davanın kabulüne’ karar verildiği halde, ikinci bendinde ‘3.850,00 TL miktar yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin reddine’ yazılmak suretiyle infazda tereddüt yaratacak ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir şekilde hüküm verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalının diğer temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/06/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.