23. Hukuk Dairesi 2016/8580 E. , 2020/635 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve karşı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ile güvenlik hizmeti konusunda sözleşme imzaladıklarını, davalının sunulan hizmetler karşılığını kesilen fatura bedellerini ödemediğini, başlatılan icra takibine itiraz ettiğini, itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatı ile mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile imzalanan sözleşmenin bittiğini, bu durumun ihtarname ile davacıya bildirildiğini, kesilen faturaları iade ettiklerini, şirketi zarara uğrattıklarını, sözleşmenin geçerli olduğu yıllarda 5510 Sayılı Yasa"dan kaynaklanan indirimlerin uygulanmadığını savunarak davanın reddi ile belirsiz alacak davası olarak açılan karşı davasının kabulünü istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; tarafların ticari defterlerindeki farkın son faturadan kaynaklandığı, takibe konu faturaların sözleşme hükümlerini değiştiremeyeceği ve sözleşmede yer almayan bedellerin talep edilemeyeceği, asıl dava yönünden davacının 15.190,16 TL yönünden haklı olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile karşı davada ise asıl dava davacısı tarafından sözleşmeye aykırı olarak ekipman,yıllık izin ve eksik çalıştırılan işçi bedellerinin faturalara yansıtılarak haksız rahsilat yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava fatura alacağının tahsiline yönelik yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bir mal ve hizmet alımı nedeniyle düzenlenen faturaya muhatabın 8 gün içinde itiraz hakkı bulunmaktadır. Bu süre içinde faturaya itiraz edilmezse faturanın içeriği kabul edilmiş sayılır. Faturanın muhatap tarafından ticari defterlere işlenmesi aynı zamanda hizmetin veya malın alındığına karine teşkil eder. İtiraza uğramayan ve ticari kayıtlara da işlenmiş olan fatura bedelinin karşı tarafa ödenmesinden kaçınılamaz.
Somut olayda asıl dava açısından; davacı tarafından 2012 yılının 7. ve 8. aylara ilişkin olarak hizmet bedeli faturaları yönünden icra takibi yapıldığı ve itirazla takibin durduğu anlaşılmaktadır. Takibe konu 7. ay faturasının davalıya ait ticari kayıtlarda yer aldığı ancak 8. ay faturasının kayıtlı olmadığı ve hizmet verene iade edildiği anlaşılmaktadır. 21.07.2012 tarihli faturaya itiraz edilmediği ticari kayıtlara da işlendiği sabit olduğuna göre bu fatura bedeli ile ilgili itirazın yerinde olmadığının kabulü gerekir. Taraflar arasında süregelen sözleşmenin 18.09.2012 tarihli davalı ihtarnamesi ile sona erdirildiğine göre 31.08.2012 tarihli faturaya konu hizmetin alındığı anlaşılmakla beraber içeriğine ilişkin itiraz konusunda görüşüne başvurulan bilirkişi raporu karara dayanak yapılabilecek nitelikte bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece iş müfettişi bir bilirkişiye dosyanın tevdi edilerek kesintiye uğratılan izin ücretinin sözleşme, ödenen diğer faturalar ve süre gelen ilişki nazara alınarak 8. ay fatura bedeli konusunda denetime açık bir rapor tanzim ettirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususlara riayet edilmeden karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Karşı dava açısından; karşı davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından düzenlenen faturalar davalı karşı davacıya ait ticari kayıtlarda bulunmakta olup karşı davacının hangi kalemlerde fazla ödeme yaptığına ilişkin iddiası da bellidir. Bu durumda davalı karşı davacının fazla ödemede bulunduğunu iddia ettiği bedel hesap edilebilir mahiyette yani belirsiz değildir. Belirli bir alacağın belirsiz alacak davası şeklinde açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar HMK 114/4 maddesi uyarınca dava şartıdır. Bu durumda mahkemece karşı davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Karşı dava açısından kabule göre ise; 8 gün içinde itiraza uğramayan faturalar içerik açısından kesinleştiğine ve bu faturalar davalı karşı davacı ticari kayıtlarında işlenip ödendiğine göre sehven ödeme iddiasında bulunulması mümkün olmadığının düşünülmemesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.