1. Hukuk Dairesi 2017/2180 E. , 2019/5130 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalılar vekilinin yaptığı istinaf başvurusu... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi’nce esastan reddedilmesine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı,ortak miras bırakanları ...’in yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kayden maliki bulunduğu 280 ada 28 parsel sayılı taşınmazını müteahhit ...’in oğlu dava dışı İdris’e satış suretiyle temlik ettiğini ,daha sonra taşınmaz üzerine bina inşa edilip kat irtifakı kurulduğunu,dava dışı İdris’in taşınmazdaki 12 numaralı bağımsız bölümü davalılardan ...’ye, 13 numaralı bağımsız bölümü davalı ...’e ,15 numaralı bağımsız bölümü ise davalı ...’ye satış yoluyla devrettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar,çekişmeli taşınmazın satış bedelini ödeyip birikimleriyle satın aldıklarını ancak muris adına tescil edildiğini, dolayısıyla, gerçekte taşınmazın murise ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalılar vekilinin yaptığı istinaf başvurusu Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi’nce esastan reddedilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden,miras bırakan Abdulaziz’in 26.12.2012 tarihinde ölümüyle geriye mirasçıları olarak kendisinden önce ölen oğlu ...’dan olma davacı torunu..., davalı oğulları ...,...,...,dava dışı eşi ... ile dava dışı kızları ...... ve ...’nın kaldıkları, miras bırakanın kayden maliki olduğu 280 ada 28 parsel sayılı taşınmazını 01.07.2010 tarihinde dava dışı İdris’e satış suretiyle temlik ettiği ,taşınmaz üzerine bina inşa edilip kat irtifakı kurulduktan sonra dava dışı İdris’in 16.09.2011 tarihinde taşınmazdaki 12 numaralı bağımsız bölümü davalı ...’ye, 13 numaralı bağımsız bölümü ise davalı ...’e satış yoluyla devrettiği, bilahare, 30.09.2011 tarihinde de 15 numaralı bağımsız bölümü davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi için iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanması zorunludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. (1086 sayılı HUMK’nun 73.) maddesi, uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’nın 36. maddesiyle en temel yargısal hak olarak kabul edilen hukuki dinlenilme hakkı gözetilerek, mahkeme, tarafları dinlemeden, onların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usûlüne uygun olarak davet etmeden, açıklama ve ispat haklarını kullanmalarını sağlamadan hükmünü veremez. Bunun aksinin kabulü adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurur.
Somut olaya gelince, davalıların tanık deliline dayandıkları,nitekim,verdikleri 15.12.2015 tarihli tanık listesinde ..., ..., ...ve ...’yı tanıkları olarak bildirdikleri, ne var ki, mahkemece, hiç bir gerekçe gösterilmeden davalı taraf tanıklarından ... ile ...dinlenmeden noksan soruşturma ile sonuca gidildiği ve böylece, davalıların savunma haklarının kısıtlandığı açıktır.
Hal böyle olunca, davalıların tanık listesinde bildirdikleri tanıklar ... ile ...un dinlenmesi, toplanan ve toplanacak tüm delillerin yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.