Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2388
Karar No: 2022/733
Karar Tarihi: 07.03.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2388 Esas 2022/733 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2388 E.  ,  2022/733 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2021/2388
    Karar No : 2022/733

    TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) : ... Birliği
    VEKİLİ : Av. ...
    II- (DAVALI) : ... Bakanlığı
    VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ...

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 23/03/2021 tarih ve E:2016/7250, K:2021/760 sayılı kararının, davanın reddine ilişkin kısmı davacı tarafından, yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin kısmı davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: 26/03/2013 tarih ve 28599 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin (02/03/2018 tarih ve 30348 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklik ile bu Yönetmeliğin adı "Sağlık Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği" şeklinde değiştirilmiştir.) 04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinin, "Geçici görevlendirme" başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesindeki "ihtiyaç hâlinde re'sen de görevlendirebilir" ibaresinin, "İsteğe bağlı yer değiştirme" başlıklı 16. maddesinin 1. fıkrasının "Personelin il içi atamaları ile ilgili usul ve esaslar Bakanlık ile bağlı kuruluşlarınca belirlenir" şeklindeki son cümlesinin, 16. maddesinin 3. fıkrasının, "Aile birliği mazeretine bağlı yer değişikliği" başlıklı 20. maddesinin 7. fıkrasının, "Yönetici atamaları" başlıklı 25. maddesinin 2. fıkrasının, "Müracaat sınırlamaları" başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasının "Bu Yönetmelik hükümlerine göre atanan personel atandıkları tarihten itibaren fiilen iki yıl çalışmadıkça başka bir yere atanma talebinde bulunamaz." şeklindeki birinci cümlesinin, "İstihdam planlama komisyonu, görevi ve çalışma usulü" başlıklı 31. maddesinin iptali istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 23/03/2021 tarih ve E:2016/7250, K:2021/760 sayılı kararıyla;
    Anayasa'nın 56., 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3/1/(c), Ek 1 ve Ek 3.; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 2 ve 72.; Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin (Genel Yönetmelik) 14, 28 ve Geçici 5.; Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 4/1/(m), 11/1, 16, 20, 25/2, 30/1 ve 31. madde hükümlerinin dava tarihindeki hâllerine yer verildikten sonra;
    Yönetmeliğin dava konusu 4. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendi yönünden;
    Davanın açıldığı tarihten sonra söz konusu maddede değişiklik yapılmış ve stratejik personel tanımı genişletilmiş ise de, davacının dava açmaktaki amacının "Stratejik personel" kavramının kendisi olduğu, bu kavram da hâlâ yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın esası incelenerek,
    Devletin, Anayasa'nın 17. maddesinde kişilere tanınmış olan yaşam hakkını güvence altına almakla yükümlü olduğu, kişinin yaşam hakkı ile maddi ve manevi varlığını koruma hakkının, birbirleriyle sıkı bağlantıları olan, devredilmez ve vazgeçilmez haklarından olduğu, bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılmasının Devlete ödev olarak verildiği;
    Bireylerin sağlıklı yaşam hakkına sahip olmasının, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanmasına bağlı olduğu, Anayasa'nın, sosyal hukuk devleti olmanın gereği olarak Devlete sağlık hizmetlerinin sunumunda pozitif yükümlülük verdiği, Devleti bu haklardan yararlanmayı artıracak önlemleri almakla mükellef kıldığı, bu nedenle Anayasa'nın 56. maddesinde öngörülen sağlık hakkından yararlanma konusunda en geniş ölçekli uygulamaların gerçekleştirilmesinin gerekmekte olduğu,
    Sağlık hizmetinin temel hedefi olan insan sağlığı ve yaşamı, mahiyeti itibarıyla ertelenemez ve ikame edilemez özelliğe sahip olduğundan, yurdun her yerine sağlık hizmeti götürülebilmesi adına bir takım düzenlemeler yapmanın, idare açısından bir zorunluluk olduğu,
    Bu itibarla, Sağlık Bakanlığınca, 08/06/2004 tarih ve 25486 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Atama ve Nakil Yönetmeliği'nin 4. maddesine, 24/06/2006 tarihli Yönetmelik ile eklenen (m) bendinde, "Stratejik Personel: Bakanlık tarafından istihdamında güçlük çekilen uzman tabip ve tabip unvanlarındaki personelini ifade eder." kuralı düzenlenerek, ilk kez "stratejik personel" kavramının kullanıldığı, 26/03/2013 tarih ve 28599 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile 08/06/2004 tarihli Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ise de, "stratejik personel" kavramının mevzuattaki varlığını koruduğu,
    04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile "stratejik personel tanımı"nın yeniden yapıldığı ve tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimi mevzuatına göre uzman olmuş uzman tabip, uzman (TUTG) ve tabip unvanındaki personelin stratejik personel olarak belirlendiği,
    Bu durumda, stratejik personel uygulamasının, Devletin sağlık hizmetlerinin sunumundaki pozitif yükümlülüğü gereği almak zorunda bulunduğu tedbirlerden biri olduğu, zira, istihdamında güçlük çekilen ve insanın en temel hakkı olan sağlıklı yaşam hakkı ile bu yaşamın sürdürülmesindeki yeri tartışmasız olan tabiplerin, yurdun her yerinde görev yapmasını sağlamak için diğer kamu görevlilerinden farklı düzenlemelere tabi tutulmasının kamu yararı ve hizmet gerekleri kapsamında gereklilik arz ettiği sonucuna varıldığı,
    Bu sebeple, Devlete yüklenen sağlık hakkının korunması ödevi kapsamında getirilen düzenlemeler ile vatandaşlara etkin, verimli ve hızlı bir hizmet sunumu ile yükümlü olan bir kısım sağlık personelinin "stratejik personel" olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık görülmediği,
    Yönetmeliğin dava konusu 11. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesindeki "ihtiyaç hâlinde re'sen de görevlendirebilir" ibaresi yönünden;
    657 sayılı Kanun'da aynı kurum içinde geçici görevlendirme konusu düzenlenmemiş olmakla birlikte, bir kamu kurumunun mevzuatla belirlenmiş olan görev alanı içinde yer alan "geçici" nitelikteki bir hizmeti ya da değişen ve gelişen sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sonucu olarak ortaya çıkan, henüz örgütsel altyapısı oluşturulmamış ve bir kadro ile ilgilendirilmemiş olan "yeni bir kamu hizmeti"ni yürütmek amacı ile, durumu uygun olan kamu görevlilerinin, "kadrolarıyla hukuki bağlarını sürdürmek ve belli bir süre ile sınırlı olmak üzere" atamaya yetkili amir tarafından geçici olarak görevlendirilmelerinin olanaklı olduğu,
    Bu fıkrada belirtilen ihtiyacın, geçici görevlendirme kurumunun belirtilen yargısal içtihatlarla belirlenmiş koşul ve ölçütleri kapsamındaki personel ihtiyacıyla sınırlı olarak anlaşılması gerektiği ve atama suretiyle devamlı biçimde karşılama imkânı olmayan hizmet ihtiyacının geçici süreyle bu yolla giderilmesine yönelik düzenlemede kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı,
    Yönetmeliğin dava konusu 16. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
    Genel Yönetmelikte, eş, sağlık ve can güvenliği durumları özür grupları olarak belirlenmiş ve öğrenim durumu atamalarda gözetilecek bir özür durumu olarak kabul edilmemiş olduğu hâlde, dava konusu Yönetmeliğin, stratejik personel dışındaki personelin sağlıkla ilgili bir alanda en az iki yıllık öğrenim gördüğünü belgelendirmesi hâlinde belli koşullarla öğrenim gördüğü yere atanmasına olanak tanıdığı,
    Anayasa'nın 42. maddesinde herkesin eğitim ve öğrenim hakkı ile ilgili genel ilkeler belirlenmiş olmakla birlikte; hukuki statüleri 657 sayılı Kanun, özel yasalar ve kurumsal nitelikte yasa ve yönetmeliklerle düzenlenmiş olan kamu görevlilerinin bu statüde kaldıkları sürece, görevlerine ilişkin olarak, öncelikle söz konusu yasa ve yönetmelikte düzenlenmiş bulunan kurallara uymakla, bu kuralların ve kamu hizmetinin gereklerine uygun davranmakla yükümlü oldukları, aksi hâlin, yani statünün gereklerinin ikinci sıraya alınmasının, kamu hizmetlerini yürütmek amacı ile kurulmuş olan kamu kurumlarının görevlerini yerine getirmekte zorlanmalarına, giderek görevlerini aksatmalarına neden olabileceği ve personel istihdamı konusunda genel kabul görmüş belirli ilkelerin (örneğin coğrafi bölge esası, ihtiyaca göre istihdam, personelin birimler arasında dengeli dağılımı gibi) uygulanmasını engelleyeceği,
    Belirtilen hukuki durum karşısında, personelin hizmet bölgelerinde dengeli dağılımının sağlanmasının ve sağlık hizmetlerinin aksamadan yürütülmesinin zorunlu olduğu,
    Stratejik personelin öğrenim durumu nedeniyle atanma taleplerinde, dava konusu Yönetmeliğin kapsamında bulunan stratejik personel dışındaki diğer personele uygulanan kuralların uygulanmayacağının öngörülmesine ilişkin düzenlemenin; Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinde yer alan "stratejik personel" kavramının ortaya çıkarılış amacı olan, kısıtlı sağlık personeli kapasitesi içerisinde sağlık hizmetlerinin etkin bir planlama sistemi uygulanarak tüm vatandaşlara eşit bir şekilde sunulmasının sağlanması amacının gerçekleştirilmesine hizmet etmekte olması göz önüne alındığında, kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından hukuka uygun bir düzenleme niteliğinde olduğu,
    Yönetmeliğin dava konusu 30. maddesinin 1. fıkrasının "Bu Yönetmelik hükümlerine göre atanan personel atandıkları tarihten itibaren fiilen iki yıl çalışmadıkça başka bir yere atanma talebinde bulunamaz." şeklindeki birinci cümlesi yönünden;
    Yönetmeliğin 'Müracaat sınırlamaları" başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yönetmelik hükümlerine göre ataması yapılan personelin, tekrar atanma başvurusunda bulunabilmesi için bulunduğu yerde iki yıl fiilen çalışmış olması şeklindeki süre kaydının, "İsteğe bağlı ter değiştirme" başlıklı 16. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen koşulların varlığı hâlinde talep edilen atanma isteklerini, sağlık durumu ve eş durumu özrü ile can güvenliği mazereti ve olağanüstü durumlarda yer değişikliğine dayalı atanma başvurularını engellemediği ve sadece özre dayanmayan başvuruları kayıtladığı görüldüğünden, atanan personelin kısa sürede yer değişikliğine giderek personel ihtiyacının ortaya çıkmaması amacıyla getirilen dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmediği,
    Yönetmeliğin dava konusu 31. maddesi yönünden;
    Davanın açıldığı tarihten sonra söz konusu maddede değişiklik yapılmış ise de; davacının iptalini istediği ibarelerin hâlâ yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın esası incelenerek,
    663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin -dava tarihinde yürürlükte bulunan-; 8. maddesinin (l) bendinde, sağlık insan gücü planlaması yapmak, sayı ve nitelik olarak ihtiyaca uygun insan gücü yetiştirilmesi için ilgili kurumlarla koordinasyon sağlamak; (n) bendinde, sağlık meslek mensuplarının uyum, hizmet içi eğitim, sertifikalı eğitim ve benzeri eğitimleri ile ilgili düzenlemeleri yapmak, koordine etmek, kredilendirme, izleme ve denetimini sağlamak; (o) bendinde, ilgili kuruluşlarla işbirliği yaparak sağlık mesleklerinin standartlarını belirlemek, eğitim müfredatlarının kanıta dayalı olarak güncellenmesini ve geliştirilmesini sağlamak ile ilgili işleri yapmak veya yaptırmak Sağlık Bakanlığının ana hizmet birimlerinden olan Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayıldığı, 40. maddesinde de, Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabileceğinin kurala bağlandığı,
    Öte yandan, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin -dava konusu Yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yürürlükte bulunan şekliyle- 4. maddesinde, yer değiştirme suretiyle atamalarda kadro imkânlarının gözönünde bulundurulmasının, yer değiştirme suretiyle atamaların, ekonomik, sosyal, kültürel ve ulaşım şartları yönünden benzerlik ve yakınlık gösteren iller gruplandırılmak suretiyle oluşturulan bölgeler arasında yapılmasının, atamalarda, memurların bölgeler arasında adil ve dengeli dağılmasını sağlamanın temel ilkeler olduğu; 8. maddesinde, Sağlık Bakanlığı kadrolarında istihdam edilen sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfındaki personelin yer değiştirme suretiyle atanmalarının her yılın Ocak ayı ile Haziran-Eylül döneminde yapılacağı; 9. maddesinde, yer değiştirme suretiyle atanmaların, Devlet memurlarının dengeli bir şekilde dağılımını sağlamak için öğrenimi, uzmanlığı, iş tecrübesi, mesleki bilgisi gibi özellikleri ile boş kadro durumu gözönünde bulundurularak kurumlarınca hazırlanan bir plan dahilinde yapılacağının kural altına alındığı,
    Bakanlığın istihdam politikalarını belirlemek amacıyla Bakan onayı ile kurulan İstihdam Planlama Komisyonunun Yönetmelikte yer alan ilkelerin çizdiği çerçevenin dışına çıkmadan planlama yapacağı ve gerekli kararları alacağı,
    Bu çerçevede anılan düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Komisyonunun, Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasına göre yapılan yer değiştirmelerde personel ihtiyacının fazla olduğu yerden ayrılacak olanlar için iki aylık süreyi geçmemek şartıyla sağlık hizmetinin etkin, verimli ve dengeli yürütülebilmesi amacıyla kısıtlayıcı tedbirler getirebileceğine ilişkin düzenlemenin; sağlık hizmetlerinin etkilenemez ve ertelenemez mahiyette olması sebebiyle sadece 16. maddenin 1. fıkrasına göre yapılan yer değiştirmelerde 2 aylık süreyi geçmemek üzere kısıtlayıcı tedbirler alınabileceğine ilişkin düzenlemede bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı,
    Dava konusu edilen diğer maddeler yönünden, söz konusu düzenlemelerin yürürlükten kaldırıldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer bulunmadığı gerekçeleriyle,
    Yönetmeliğin, 04/04/2015 tarih ve 29316 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelikle değişik, "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (m) bendinin, "Geçici görevlendirme" başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasının ilk cümlesindeki "ihtiyaç hâlinde re'sen de görevlendirebilir" ibaresinin, 16. maddesinin 3. fıkrasının, "Müracaat sınırlamaları" başlıklı 30. maddesinin 1. fıkrasının "Bu Yönetmelik hükümlerine göre atanan personel atandıkları tarihten itibaren fiilen iki yıl çalışmadıkça başka bir yere atanma talebinde bulunamaz." şeklindeki birinci cümlesinin ve "İstihdam planlama komisyonu, görevi ve çalışma usulü" başlıklı 31. maddesinin iptali istemi yönünden davanın reddine, dava konusu diğer düzenlemeler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, yargılama giderinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısının davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine ve taraflara karşılıklı olarak vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

    TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Yönetmeliğin 4/1/(m) maddesinde stratejik personel tanımının belirsiz olduğu, belirtilen personelin hangi ölçütle stratejik olduklarının ortaya konulmadığı, hekimlerin mecburi hizmet yükümlüsü oldukları ve daha yüksek ücretle sözleşmeli sağlık personeli istihdamının mümkün olduğu, bu imkânlar göz ardı edilerek ayrımcı kuralların temelini oluşturan kavramın haklı görülmesinin eşitlik, adalet ve hakkaniyete dayanan kuralların yapılmasından kaçınılmasına neden olduğu, bu hususta Anayasa'nın 128. maddesinde belirtilen kanunla düzenleme zorunluluğuna uyulmadığı; Yönetmeliğin 11. maddenin 2. fıkrasında geçici görevlendirme hâllerinin gösterildiği, ancak temel kuralın belirlendiği 1. fıkrada hiçbir ölçüte yer verilmediği, Daire kararında her ne kadar bu fıkrada belirtilen ihtiyaç kavramı hakkında açıklama yapılarak kuralın anlamlandırılmasında yol gösterici olunsa da, Yönetmelik gibi doğrudan uygulamaya yönelik kuralların duraksamaya yer bırakmayan bir açıklıkta düzenlenmesinin gerekli olduğu; Yönetmeliğin 30/1. maddesindeki düzenlemeyle, atama taleplerine üst normlarda kaynağı bulunmayan bir sınırlamanın getirildiği, Yönetmelikte atama ve yer değiştirme hakkı oldukça sınırlanmışken ayrıca müracaatın sınırlanmasının haklı bir sebebinin olmadığı, kuralın mecburi hizmetin uzatılmasına sebep olduğu, az gelişmiş yerlerde mecburi hizmetin 300 gün, gelişmiş yerlerde 600 gün olduğu, kural ile 730 gün çalışmadan oradan ayrılamama sonucunun doğduğu, idarenin talepleri değerlendirmek külfetine katlanmaması için yasayla getirilen yükümlülüğün iki katına çıkarılmasının 3359 sayılı Kanun'a aykırı olduğu gibi, adil ve hakkaniyetli olmadığı; 3046 sayılı Kanun'un 39. maddesi uyarınca, hizmetlerin yürütülmesi için kanunlarda gösterilmek kaydıyla sürekli kurulların kurulabileceği, gerek 663 sayılı KHK'da gerek başka bir kanunda icrai bir komisyon kurmasına olanak veren bir hükmün bulunmadığı, bu hususun Daire kararında tartışılmadığı, ayrıca isteğe bağlı yer değiştirmelerde personelin ayrılışının iki aya kadar ertelenmesine yönelik kısıtlaycı tedbir uygulama hususunda verilen yetkinin, sadece Daire kararındaki "sağlık hizmetlerinin etkilenemez ve ertelenemez mahiyette olması" amacıyla değerlendirilemeyeceği, idari işlemin yüksek bir amaca yönelmiş olmasının idari işlemin unsurlarına göre değerlendirme yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırmayacağı,
    Davalı idare tarafından, Yönetmeliğin dava konusu maddelerinin yürürlükten kalkmış olması nedeniyle, haklılık veya haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen temyize konu kararda, aleyhe yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
    Davalı idare tarafından, sağlık hizmeti sunumunda uyulacak temel esasların belirlendiği 3359 sayılı Kanun'un, Ek 4. maddesinin, tabip ve uzman tabipler hakkında Bakanlığa yönetmelik çıkarma izni verdiği, Devlet hizmet yükümlüsü olan Bakanlık personeli hakkında farklı düzenleme yapma hakkı tanıdığı; hizmet gerekleri nedeniyle stratejik personelin nakil ve atamalarında farklı düzenlenmesinin hizmet gerekleri açısından yerinde olduğu; öngörülmeyen durumları önlemeye yönelik olarak, geçici görevlendirmelere "ihtiyaç duyulması" hâli için bir Yönetmeliğin 11/1. maddesinde düzenlemeye gidildiği, dava konusu hüküm maddenin devamındaki hükümlerle birlikte değerlendirildiğinde düzenlemenin objektif kriterleri içerdiğinin anlaşılacağı; sağlık hizmetinin özelliği ve vasfı nedeniyle, yaşama hakkını güvence altında tutulmasının istenmesi sebebiyle Yönetmeliğin 16/3. madde düzenlemesinin yapıldığı; sağlık hizmetlerinin gecikme ve erteleme olmaksızın, her an ulaşılabilir bir şekilde yürütülmesi görevinin, personel eksikliği nedeniyle bir aksamaya uğramadan sağlanması ve tayin edilen personellerin kısa sürede yer değişikliğine giderek, personel ihtiyacı oluşturmalarına imkân vermemek amacıyla 30/1. madde düzenlemesinin yapıldığı, verimliliğini bu sayede sağlanabileceği; istihdam politikalarının belirlenmesinde sağlık hizmeti sunucusu olarak Bakanlığın yetkili olduğu, bu konu hakkında oluşturulacak komisyonun ne şekilde kurulacağı, işleyişinin ne şekilde gerçekleşeceği ve hangi norma göre düzenleneceğinin yönetmelik hükümleri gereği Bakanlığın tasarrufunda olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın temyize konu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Tarafların temyiz isteminin reddine,
    2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kısmen davanın reddine yönelik Danıştay İkinci Dairesinin 23/03/2021 tarih ve E:2016/7250, K:2021/760 sayılı kararının davanın reddine ve vekâlet ücreti ile yargılama giderine ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Kesin olarak, 07/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi