17. Hukuk Dairesi 2016/8197 E. , 2019/3887 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 26.03.2019 Salı günü davacı ve davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; ....İcra Müdürlüğünün 2014/4680 sayılı dosya ile kredi borçlusu ve müşterek borçlu müteselsil kefil ... ile dava dışı .... İnşaat Day.Tük.Gıda Mad.ve Yak.San.Tic.Ltd.Şti. hakkında takipte bulunduklarını, borçluların takibe konu alacağı karşılar miktarda taşınır ve taşınmaz mal varlığının bulunmadığını, davalı ..."un dava konusu ....mevkii, 116 ada, 1 parseldeki taşınmazı 260.000,00 TL bedel ile diğer davalı ..."e 11/03/2014 tarihinde temlik ettiğini, bu taşınmazı muvazaalı olarak devrettiğini beyanla İİK 278/3-2 maddesi gereğince tasarrufun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili; davanın reddini savunmuştur.
Davalı ...; ekonomik sıkıntı nedeni ile dava konusu taşınmazı sattığını, mal kaçırma ve rayiç değerinin altında satış yapmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; Dava konusu taşınmazın İİK"nun 278/2 maddesi gereğince satış değeri ile gerçek değeri arasında 1 misli fark bulunmadığından ve satış bedelinin banka havalesi ile ödendiği anlaşıldığından İİK."nun 280. madde gereğince alıcı ... tarafından borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının bilindiği hususu kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm,
davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK"nın 277 vd. maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK 280/1"e göre “Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde iptal edilebileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Somut olayda,davalılar beyanlarında asker arkadaşı olduklarını kabul etmişler, yargılama sırasında dinlenen tanık Atilla Yıld da; her iki davalının dava konusu satış öncesinde birbirlerini tanıdıklarını, arkadaş olduklarını, birlikte inşaat ve otopark işine gireceklerinden bahsettiklerini beyan etmiştir. Ayrıca dosya kapsamında yer
alan dekont örneklerinden anlaşıldığı üzere dava konusu tasarruf tarihinden çok önce davalı ... davalı ..."e 24/11/2006 tarihinde 145.000,00 TL, yine 25/06/2005 tarihinde de 70.000,00 TL para göndermiştir. Tüm bu hususlar birlikte düşünüldüğünde davalı 3. kişi Hüseyin’in davalı borçlunun İİK. 280. madde kapsamında alacaklıya zarar vermek kastıyla taşınmazını sattığını bilebilecek kişilerden olup olmadığının değerlendirilmesi; iptal koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
2-Öte yandan; İİK"nun 280/son fıkrasında; ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda davalı borçlu ... adına kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerinde hurda gemiden bozma bir depo olduğu, yediemin deposu olarak kullanıldığı ve İçerisinde ikinci el ev eşyaları bulunduğu, davalılar arasında düzenlenen 11/03/2014 tarihli eşya devir sözleşmesi ile de bu prefabrik sac ve yığma yapıların davalı ..."e devredildiği, taşınmazın devrinin İİK 280/3 gereğince ticari işletme devri olup olmadığı hususu da karar yerinde tartışılmadan faaliyet ile ilgili gerekli araştırma yapılmadan dava konusu gayrimenkulün gerçek bedeli ile satış bedeli arasında mislini aşan fark bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazların kabulü ile hükmün BOZULMASINA; duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 01/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.