Esas No: 2021/18704
Karar No: 2022/1043
Karar Tarihi: 07.03.2022
Danıştay 2. Daire 2021/18704 Esas 2022/1043 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/18704 E. , 2022/1043 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/18704
Karar No : 2022/1043
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2020 günlü, E:2019/1432, K:2020/3648 sayılı bozma kararına uyularak verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; davalı idare bünyesinde İdari ve Mali İşler Daire Başkanı olarak görev yaparken, 29/01/2008 tarihinde bu görevinden alınan ve mahkeme kararı sonrasında 03/05/2016 tarihinde aynı göreve atanan davacının, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosunda istihdam edilmesi gerektiği halde istihdam edilmediği sürede yoksun kaldığı parasal haklarının, göreve ilk atama tarihi olan 01/10/2007 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre tarafına ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ve uğradığı maddi zararlarına karşılık 10.000,00TL (ıslah dilekçesiyle arttırılarak 376.995,13 TL) maddi tazminatın 27/10/2008 tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlık Hakkında Verilen Kararlar:
… İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının, … İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosuna ilk olarak 01/10/2007 tarihinde atandığı ve akabinde bahsi geçen kadrodan alınmasına ilişkin işlemin iptal edildiği, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosuna atamasının yapılması gerekirken Araştırma Daire Başkanlığı kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin de iptal edildiği ve davalı idarece mahkeme kararının uygulanması sonucunda 03/05/2016 tarihinde İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosuna atandığı, mahkemelerce verilen iptal kararlarının işlemin tesis edildiği tarihten itibaren tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte işlemi hukuk aleminden kaldırdığının yerleşik içtihat ve doktrinde belirtildiği; bu durumda, davacının 03/05/2016 tarihli atamasının ilk atama veya yeniden atama niteliğinde kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacının uğradığı maddi zararının Daire Başkanlığına ilk atandığı tarihteki mevzuat hükümlerine göre ödenmesi talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği, maddi tazminat talebine ilişkin olarak; mahkeme kararının uygulanması sonucunda davacının 03/05/2016 tarihinde İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosuna atandığı, her ne kadar davacının kendi talebiyle 27/10/2008 tarihinde Maliye Bakanlığına bağlı başmüfettişlik kadrosuna atandığı görülmekte ise de; Danıştay kararları doğrultusunda iptal edilen işlemlerin sonrasında tesis edilen işlemlerin de hukuk aleminde hiç tesis edilmemiş sayılması gerektiği, davalı idarenin hukuka aykırı olduğu mahkeme kararlarıyla ortaya konulan işlemleri ile 01/02/2008 tarihinden itibaren davacının anılan kadro ile ilişiğinin kesildiği, davacının atamasının hukuka aykırı olan ve iptal edilen işlem nedeniyle zamanında yapılmadığı ve hizmetin kusurlu işlediğinin açık olduğu, davacının göreve başlaması gereken tarihten itibaren parasal haklarının tazminine hükmedilmesi idarenin hukuki sorumluluğu çerçevesinde Anayasal bir zorunluluk olduğu görüldüğünden, davacının bu tarihten itibaren uğradığı maddi kayıplarının tazmin edilmesi gerektiği; her ne kadar davacı tarafından, ara kararına verilen cevap doğrultusunda 376.995,13-TL maddi tazminat talep edilmiş ise de, 16/01/2013 - 01/08/2013 ve 18/08/2013 - 14/01/2014 tarihleri arasında ücretsiz izinli olduğu göz önüne alındığında, daire başkanlığı kadrosunda bulunması halinde ücretsiz izin kullanmayacağına ilişkin itirazının gerçekçi ve yerinde görülmediği, davacının somut ve gerçek zararının 178.895,17 TL olduğu ve idarece tazmini gereken miktarın da bu miktar olduğu gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, davacının maddi tazminat isteminin 178.895,17-TL'lik kısmının kabulü ile 10.000,00-TL'sinin başvuru tarihi olan 07/06/2016 tarihinden, kalan 168.895,17-TL'sinin ise ıslah tarihi olan 22/05/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine, maddi tazminat talebinin kalan kısmının ise reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının taraflarca temyizi üzerine Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2020 günlü, E:2019/1432, K:2020/3648 sayılı kararıyla; davacının, davalı idare bünyesine ilk olarak 15/01/2012 tarihinden önce atandığı konusunda bir duraksama bulunmamakla birlikte, idare ile davacı arasında yaşanan ihtilaflardan kaynaklı olan idari davaların devam ettiği sırada davacının … İdare Mahkemesinin … günlü, E:… sayılı yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararının uygulanması amacıyla idarece 24/07/2008 tarihinde davalı idare bünyesinde Araştırma Dairesi Başkanlığı görevine atandığı, davacının, bu göreve devam etmekte iken, 05/08/2008 günlü dilekçesiyle Maliye Bakanlığına atanma talebinde bulunması üzerine, anılan Bakanlığın … günlü, … sayılı yazısıyla Sermaye Piyasası Kurulundan muvafakat istenildiği, Kurulun … günlü, … sayılı kararıyla muvafakat vermesi üzerine, davacının 23/10/2008 günlü, 27033 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22/10/2008 günlü, 2008/10435 sayılı atama kararı ile Maliye Bakanlığı emrine atandığı ve 27/10/2008 tarihi itibarıyla görevinden ayrıldığı dikkate alındığında, davacının Mahkemece verilen yürütmenin durdurulması kararının uygulanması sonucu atandığı Daire Başkanlığı görevinde bulunmakta iken, kendi isteğiyle ve Kurulun da muvafakatiyle Maliye Bakanlığına atandığı, öte yandan mahkemece verilen ilk kararın uygulanması için tesis edilen atama işlemi, davacının İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı yerine Araştırma Dairesi Başkanlığına atanmış olmasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle bu defa ... İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında iptal edilmiş ise de, bunun parasal haklar yönünden bir kayıp oluşturmadığı, bu belirlemelere göre davacının, Sermaye Piyasası Kurulu ... görevinden Maliye Bakanlığına Maliye Başmüfettişi olarak atanması sonucu ortaya çıkan parasal hak kaybının idarenin işlem ve eyleminden kaynaklanmadığı, tamamen davacının kendi iradesiyle kurum değiştirmesinden kaynaklandığı, bunun ise idarenin tazminat sorumluluğu kapsamında olmadığının açık olduğu; 03/05/2016 tarihinde yapılan yeniden atama işleminin her ne kadar mahkeme kararının uygulanması için tesis edildiği belirtilmiş ise de, naklen atama şeklinde yapılan bu atamanın esasen davacının davalı idare bünyesine "yeniden atanması" niteliğinde bulunduğu, buna göre de adı geçenin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 11. maddesinin (ç) bendi kapsamında bulunduğu dikkate alındığında, kendisine 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede düzenlenen şekilde ödeme yapılması gerektiğinin açık olduğu, davacı tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali, maddi tazminat isteminin ise kısmen kabul, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddi yolunda verilen ...Bölge İdare Mahkemesi ...İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla parasal haklara yönelik uyuşmazlığın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin görev alanına girdiğinden bahisle dava dosyasının anılan Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararla Danıştay İkinci Dairesinin 28/12/2020 günlü, E:2019/1432, K:2020/3648 sayılı bozma kararına uyularak, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, dava konusu işlemin iptali, maddi tazminat isteminin ise kısmen kabulü yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü ile istinaf başvurusuna konu idare mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine hükmedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, Bölge İdare Mahkemesince temyiz incelemesine tabi olmayan ve bozma öncesinde kesin olarak karar verilen dava konusu işlem hakkında ve davalı idarenin temyiz ve bozma isteminde bulunmadığı konularda dahi kaldırma kararı verdiği, dava konusu işlemin iptalinin … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla kesinleşmiş olmasına ve davalı idarenin bu işleme yönelik temyiz isteminin bulunmamasına rağmen temyiz incelemesi yapılarak, işlemin iptaline yönelik Mahkeme kararının bozulmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği; yargı kararı üzerine 03/05/2016 tarihinde davalı idare emrine atanmasının naklen ve/veya yeniden atama değil, mahkeme kararına dayalı bir atama olduğu, mali haklarının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi, … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Bölge İdare Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkün olup, 50. maddesinin dördüncü fıkrasında ise Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı hükme bağlanmış; bu kuralın iptali istemiyle itiraz yoluyla yapılan başvuru sonucu, itiraz istemi Anayasa Mahkemesinin 12/6/2020 tarihli, Esas Sayısı : 2019/115 Karar Sayısı : 2020/3, kararı ile reddedilmiş ise de anılan kararda; yargı yerlerince usuli kazanılmış hak ilkesinin uygulanmasında, hukuk devleti ve adil yargılanma hakkı ilkeleri gereğince, içtihat yoluyla istisnai durumlar öngörülebilmesine engel teşkil etmeyeceği gerekçesine yer verilmiştir.
Dava; davalı idare bünyesine ilk olarak 15/01/2012 tarihinden önce atanan ve İdari ve Mali İşler daire başkanı olarak görev yaparken, 29/01/2008 tarihinde bu görevinden alınan, … İdare Mahkemesinin, yürütmenin durdurulması kararı sonucu 24/07/2008 tarihinde davalı idare bünyesinde Araştırma Dairesi Başkanlığı görevine atanan, bu göreve devam etmekte iken, 05/08/2008 günlü dilekçesiyle Maliye Bakanlığına atanma talebinde bulunması üzerine Maliye Bakanlığı emrine atanan bu defa … İdare Mahkemesinin iptal karar verilmesi üzerine, 03/05/2016 tarihinde İdari ve Mali İşler Daire Başkanı olarak atanan davacının, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı kadrosunda istihdam edilmesi gerektiği halde istihdam edilmediği sürede yoksun kaldığı parasal haklarının, göreve ilk atama tarihi olan 01/10/2007 tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre tarafına ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin … günlü, … sayılı işlemin iptali ve uğradığı maddi zararlarına karşılık 10.000,00TL (ıslah dilekçesiyle arttırılarak 376.995,13 TL) maddi tazminatın 27/10/2008 tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sonucunda verdiği kararda;( Arman Mazman, B. No: 2013/1752, 26/6/2014, 57)"Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Bu bağlamda Anayasa'nın yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu ve mahkeme kararlarının değiştirilemeyeceği ile uygulanmasının geciktirilemeyeceğini ifade eden 138. maddesinin de adil yargılanma hakkının kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır ."
Yine Anayasa Mahkemesine yapılan diğer bir bireysel başvuru sonucunda verdiği kararda (Ahmet Yıldırım, B. No: 2012/144, 2/10/2013, § 28)"Mahkemeye erişim hakkı mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar. Mahkeme kararlarının uygulanması yargılamanın dışında olmakla birlikte onu tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur. Karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle yargı kararlarının uygulanması mahkemeye erişim hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Buna göre yargılama sonucunda mahkemenin bir karar vermiş olması yeterli değildir, ayrıca bu kararın etkili bir şekilde uygulanması da gerekir. Hukuk sisteminde, nihai mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemeler bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi hâllerinde mahkemeye erişim hakkı da anlamını yitirecektir." gerekçelerine yer verildiği ve nihai mahkeme kararlarının taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanmamasının, adil yargılanma hakkı güvencesinde olduğunu kabul ettiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, davalı idare bünyesinde İdari ve Mali İşler Daire Başkanı olarak görev davacının, bu görevinden alınmasında, isteminin bulunmadığı, açtığı dava sonucu verilen iptal kararı uyarınca görevine iade edildiği tartışmasızdır.
İptal kararının; iptal edilen işlemin tüm sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde uygulanmamasının, Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki kararın icrası hakkına aykırı olacağı açıktır.
Öte yandan; davacının, yargı kararı ile iptal edilen işlem nedeniyle elde ettiği maddi yararların tümünün, ödenmesi gereken tutardan indirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, davacının maddi kaybının hesaplanması suretiyle karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.