11. Ceza Dairesi 2017/11619 E. , 2019/6639 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi Belgeyi Bozma, İftira
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanık hakkında resmi belgeyi bozmak suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.11.2017 tarih ve 2017/866 Esas-2017/466 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; 5327 sayılı TCK"nin 205. maddesindeki "resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla bu suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, ..."a ait nüfus cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan belgedeki orijinal fotoğraf üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle tahrifat yaptığı belgeyi bulundurmaktan ibaret eyleminde, herhangi bir hakkın kullanımının engellenmemesi nedeniyle resmi belgeyi bozma suçunun unsurlarının oluşmadığı, belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatıcılık niteliğini taşıması halinde ise fiilin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı; ancak ... Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarı Müdürlüğü"nün 06.11.2013 tarihli uzmanlık raporu ile "nüfus cüzdanındaki fotoğraf değişikliği yöntemi ile gerçekleştirilen tahrifatın ilk bakışta kolaylıkla dikkati çekecek nitelikte yapılmış olması nedeniyle aldatma kabiliyetine haiz olmadığının" tespit edildiği, dosya içerisinde bulunan olay ve yakalama tutanağında nüfus cüzdanının ön yüzünde soğuk mühür izinin bulunmadığının ve fotoğrafın sonradan yapıştırılmış olduğunun belirtilmiş olması karşısında; Nüfus Hizmetleri Kanununun uygulanmasına ilişkin Yönetmelik’in 130. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ‘‘soğuk damga fotoğrafın üzerine gelecek ve fotoğrafın görüntüsünü bozmayacak şekilde ve nüfus cüzdanının plastikle kaplanması işleminden sonra ay-yıldıza doğru uygulanır.’’ hükmüne uygun şekilde fotoğraf üzerindeki soğuk damga izi bulunmayan nüfus cüzdanının bu hali ile aldatıcılık niteliği bulunmayacağından, TCK"nin 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun da yasal unsurlarının somut olayda oluşmayacağı gözetilmeden, sanık hakkında yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle iftira suçundan verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir. Somut olayda; kolluk görevlilerince yapılan yol kontrolü sırasında ... plakalı yolcu minibüsünde kimlik kontrolü yapıldığı, minibüste bulunan sanığın üzerinden ... adına düzenlenmiş ancak kendi fotoğrafı bulunan kimlik belgesi çıktığı, eşgalinden ... Ceza Evinden firar eden ... olabileceğinden şüphelenilerek yapılan parmak izi mukayesesinde şahsın asıl kimlik bilgilerinin tespit edildiği ve kasten yaralama ile firar suçlarından yakalamasının bulunduğunun anlaşıldığı, yakalama tutanağı içeriğine göre, tutanağın sanığın gerçek kimlik bilgilerine göre düzenlenmesi ve tüm soruşturma işlemlerinin gerçek kimlik bilgilerine göre yapıldığının anlaşılması karşısında; sanığın kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullandığı gerçek kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediğinden; 5237 sayılı TCK"nin 268. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
3-Kabule göre de;
a-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.06.2013 gün ve 2013/8- 151/304 sayılı ilamında açıklandığı üzere, birden fazla tekerrüre esas alınabilecek hükümlülüğün bulunması halinde bunlardan en ağırının esas alınması gerektiği gözetilmeden, infazda tereddüte neden olacak şekilde birden çok ilamın kararda gösterilmesi suretiyle yazılı şekilde uygulama yapılması,
b-Adli emanetin ... sırasına kayıtlı suça konu emanet eşyası hakkında karar verilmemesi,
c-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.