1. Hukuk Dairesi 2016/6981 E. , 2019/5123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.10.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat gelmedi, temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları Ulviye Karaduman"ın maliki olduğu 1935 parsel sayılı taşınmazını davalıların murisi oğlu ...’a satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar ... ile ..., davalıların murisi ..."ın taşınmazı miras bırakandan değil, ... isimli şahıstan satın aldığını, davalıların ve mirasbırakanlarının yıllarca Almanya"da çalıştıklarını, alım güçlerinin bulunduğunu, davacı ... ile eşinin çekişme konusu yere ev yapıp oturduklarını, sonradan taşınmazdaki haklarını 70.000.-TL bedelle ..."a satıp iki adet arsa aldıklarını, diğer davacının da Almanya"da olmaları sebebi ile taşınmazdaki evlerin kirasını 1972-2002 tarihleri arası aldığını, yani yer bedeline karşılık hakkını fazlası ile aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece, “Somut olaya gelince; mahkemece, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılmış değildir. Şöyle ki özellikle; temlik tarihinde kök mirasbırakanın mal satmaya ihtiyacının olup olmadığı, geçimini ne şekilde sağladığı, ölünceye kadar kiminle, nerede yaşadığı, geride mal varlığının bulunup bulunmadığı, sosyal güvencesinin olup olmadığı, taşınmazı sattıktan sonra üzerinde bulunan
mesken ve dükkan vasıflı yerlerden yararlanıp yararlanmadığı, devirden sonra taşınmazı kimin ne şekilde tasarruf ettiği, üzerinde bulunan dükkanların kira bedellerini kimin tahsil ettiği, kök mirasbırakan tarafından ..."a satıldıktan sonra, ..."ın hangi sebeplerle dava dışı ..."a taşınmazı devredip daha sonra ondan geri satın aldığı, ... ile ... arasında herhangi bir ilişki veya akrabalık bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulmadığı, bu konularda taraf tanıklarının bilgilerine başvurulmadığı ve zabıta araştırması yaptırılmadığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; miras bırakan Ulviye Karaduman"ın avlulu kerpiç ev vasıflı 1935 parsel sayılı taşınmazını 20.09.1990 tarihinde oğlu, davalıların da mirasbırakanı olan davalı ... Karaduman"a satış suretiyle devrettiği, ... Karaduman"ın da 08.02.1993 tarihinde dava dışı ..."a satıp, 16.06.1993 tarihinde geri satın aldığı, 1923 doğumlu olan kök miras bırakan Ulviye Karaduman"ın 25.06.2003 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı kızları, 27.08.1993 tarihinde ölen oğlu ..."dan olma torunları olan davalılar ..., ... ve 03.11.2000 tarihinde ölen oğlu ..."dan olma torunları olan dava dışı mirasçılar Demet Ergin, İsmail Karaduman ve Buket Özdemir"in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır. Ne var ki, eldeki davada mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen bozmaya uygun karar verilmemiştir.
Şöyle ki; tüm dosya içeriği itibari ile somut olayda, mirasbırakanın çekişme konusu tek taşınmazını oğlu olan davalıların murisi ...’a satış yolu ile temlik ettiği, ...’ın ise söz konusu taşınmazı kiracısı olan dava dışı ...’a devrettiği, daha sonra ...’den tekrar devraldığı, dinlenen tüm tanık beyanları itibariyle; davacıların ve murisin dahi satıştan sonra dava konusu taşınmazda oturmaya devam ettikleri, ara malik dava dışı ...’in önceki maliklerden taşınmazı kullanmamaları yönünde bir talepte bulunmadığı gibi, kira da istemediği, mirasbırakanın taşınmazı satmaya ihtiyacının olmadığı, büyük kızı olan davacı ... ile aralarında husumet bulunduğu, açıklanan nedenlerle muris muvazaası iddiasının sabit olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular bir arada değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacıların belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacıların vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.