Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/12693
Karar No: 2012/2280

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/12693 Esas 2012/2280 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2010/12693 E.  ,  2012/2280 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, yersiz ödendiği iddia edilen ölüm aylıklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Somut olayda; davalıya ... ... numarası ve ...tahsis nosu ile 20.04.1977 - 10.04.1992 tarihleri arasında zorunlu, 10.04.1992 - 02.07.1992 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek, 01.08.1992 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, ... tahsis numarası ile de sigortalı babasından dolayı 23.07.1999 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlandığı, kurum tarafından davalının yaşlılık aylığı aldığının tespit edilmesi üzerine yetim aylığının kesilerek, davalıya ödenen 23.07.1999 - 21.12.2007 tarihleri arasındaki ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itiraz üzerine, iş bu dava açılmıştır.
    Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın ölüm sigortası hükümlerinin düzenlendiği bölümü içerisinde yer alan ve “Eş ve çocuklara aylık bağlanması” başlığını taşıyan 68’inci maddesi olup, hak sahibi kız çocukları yönünden maddenin (I) numaralı bendinde aylık bağlama koşulları, (VI) numaralı bendinde aylık kesme nedenleri açıklanmıştır. Buna göre, ölüm aylığı tahsisi için kız çocuklarının Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmamaları, buralardan gelir veya aylık almamaları zorunlu olduğu gibi, gerekli koşulları taşıyanlara bağlanan aylıkların kendilerinin Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başlamaları durumunda kesilmesi gerektiği de açıktır. Hemen belirtilmelidir ki, maddede yazılı “Sosyal Sigorta” sözcüğünün ... de içine alacak şekilde anlaşılması zorunludur. Anlaşılacağı üzere, (I) numaralı bentte aylık bağlamaya ilişkin olarak “Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmama, buralardan gelir veya aylık almama” koşullarına yer verilmiş olup; 1998 yılında yürürlükte olan düzenlemede maddenin (VI) numaralı bendinde aylık kesme nedenleri açıklanırken “Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından gelir veya aylık alma” olgusuna yer verilmemiştir. Her ne kadar; aylık bağlanmasına engel bir neden olarak maddede açıklanan olgunun varlığının, doğal olarak aylığın kesilmesi sonucunu da doğurması gerektiği yönünde yaklaşım gösterilebilir ise de, maddede sayma yöntemi ile sınırlı sayıda belirtilen aylık kesme nedenleri arasında anılan olguya yer verilmemiş olması karşısında, yorum yolu ile kanun koyucunun iradesi aşılarak farklı bir sonuca ulaşılamaz. Diğer taraftan; söz konusu (VI) numaralı bende 4958 sayılı Kanunun 06.08.2003 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 35’inci maddesiyle “buralardan gelir veya aylık almaya” ibaresi eklenerek böylelikle “Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama” olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiş ise de, değişikliğin 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş olması karşısında, “sonradan yürürlüğe giren yasal düzenlemelerin önceki kanun ile oluşan kazanılmış hakları ortadan kaldıramayacağı” yönündeki temel hukuk kuralının gereği olarak, anılan bentte yapılan bu eklemenin, ölüm aylığının, yaşlılık aylığının bağlandığı tarihten önce başlamış olması durumunda, davalı hakkında 06.08.2003 tarihi öncesi yönünden uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
    Bununla birlikte; hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar yönünden kanun koyucu tarafından 506 sayılı Yasaya, 09.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5386 sayılı Yasanın 2’nci maddesiyle geçici 91’inci madde eklenerek farklı bir düzenleme yapılmıştır. Anılan maddenin ilk fıkrasında; 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hariç olmak üzere geri alınmayacağı belirtilmiş, ikinci fıkrasında ise; bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla istek koşulu aranmaksızın yeniden başlatılacağı açıklanmıştır. Buna göre, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir veya aylıkların kesilme nedenleri; evlenme, Sosyal Sigortaya ve/veya Emekli Sandıklarına tabi çalışma, kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma halleri ile sınırlandırılmıştır. Madde hükmünün uygulanmasında, kuşkusuz “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” kavramının yorumu ve anılan ibareye yüklenmesi gereken anlam önem arzetmektedir. Hak sahibi kız çocuğuna tümüyle zorunlu sigortalılığı üzerinden değerlendirme yapılarak gelir veya aylık bağlanması durumunda “kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma” olgusunun gerçekleştiği belirgin olduğu gibi, tamamen isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek gelir veya aylık bağlandığı takdirde ise madde hükmünün kapsamı dışına çıkıldığı, bir başka anlatımla bu gibi durumda ölüm aylığının kesilemeyeceği açıktır. Kız çocuğuna bağlanan gelir veya aylığın hem zorunlu, hem isteğe bağlı sigortalılık süreleri toplamına dayanması durumunda ise; ancak, ilgilinin isteğe bağlı sigortalılığının tek başına gelir veya aylık bağlanmasına yeterli gelmesi koşuluna bağlı olarak “kendi çalışmaları” kavramının varlığından söz edilemez. Başka bir deyişle; zorunlu sigortalılık süresinin dışlanması gelir veya aylık bağlanması koşulları üzerinde etkili değilse, kız çocuğuna tümüyle isteğe bağlı sigortalılık süreleri gözetilerek gelir veya aylık bağlanmış gibi kabul edilerek Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı tarafından hak sahibi sıfatıyla kendisine tahsis edilen ölüm aylığı kesilemez.
    Yukarıdaki bilgiler ışığı altında; davacıya ,zorunlu sigortalılık süreleri dikkate alınarak 1.8.1992 tarihinde 1479 sayılı yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmış olup, sigortalı babasından dolayı 23.7.1999 tarihinden itibaren bağlanan yetim aylığının bağlanma şartlarının oluşmadığı ve davalıya ödenen 23.7.1999-21.12.2007 tarihleri arasındaki ödenen aylıkların tahsiline ilişkin talebin yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
    a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
    b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır...” hükmünü içermektedir.
    5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ile 506 sayılı Yasada yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin kasıtlı kusurlu davranıştan veya Kurumun hatalı işleminden kaynaklanmasına bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir. Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Yasanın geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.
    Belirtilen nedenlerle; 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gerekmektedir.
    Somut olayda, Borçlar Kanununun 63. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Dosyada mevcut beyan ve taahhüt belgesi içeriğine göre, yersiz ödemenin, Kurumun hatalı işleminden kaynaklandığının mahkemece de kabul edilmesi karşısında, davalının, aylıktan kaynaklanan yersiz ödemeleri iade yükümünün 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi hükmü uyarınca belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekir
    Davalının yersiz ölüm aylıklarından kaynaklanan iade yükümünün belirtilen hükümler çerçevesinde belirlenmesi gereği üzerinde durulmaksızın, yazılı gerekçelerle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi