11. Ceza Dairesi 2017/8231 E. , 2019/6637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi usul kanununa muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Ceza yargılamasında hiçbir duraksamaya yer vermeden gerçeği ortaya çıkarmak görev ve yetkisi bulunan ceza hâkimi, ileri sürülen mücbir sebebin dayandığı olayların vukuu ile defter ve belgelerin elden çıkmasını doğuracak nitelik ve yoğunlukta olup olmadığını, bunların mükellefin faaliyet alanı itibarı ile mutat ortam yer ve mekânda muhafaza edilme olgusu, olayın meydana gelme olasılığı, doğal ve kaçınılması mümkün olmayan nedenlere dayanıp dayanmadığı, öngörülebilme ve neden-sonuç ilişkisi, vergi denetiminden kaçma amacına yönelik tertip niteliği vesair ile olayın arz ettiği özelliği duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaate göre irdeleyip değerlendirmeli ve delilleri serbestçe takdir etmeli, irade dışında meydana geldiği ve defter ve vesikaların tamamen veya kısmen kaybı veya yok olması sonucunu doğurduğu vicdani kanaatine ulaşması halinde mücbir sebep olarak kabul etmelidir. Muhafaza görevinin gerektirdiği özenin gösterilmemesi sonucu defter ve belgelerin zayi olması olgusunun irade dışındaki sebep olarak kabulü mümkün değildir.
Somut olayda; sanık 2004 yılında işyerinde su borusunun patlaması sonucu bazı belgelerinin hasar gördüğünü, buna ilişkin 23.07.2004 tarihli tespit tutanağının dosyada mevcut olduğunu, belgelerin parçalandığından incelemenin iş yerinde yapılması için talepte bulunduğunu ve bu talebe dair posta belgesini ibraz ettiğini ancak gelip inceleme yapılmadığını, belgelerin okunamaz halde olduklarını, suça konu defter ve belgelerini torba içerisinde mahkemeye getirdiğini, ibraz etmeye hazır olduğunu belirtmesi karşısında; sanığın suça konu tüm defter ve belgeleri vergi dairesine ibraz etmesinin sağlanması, ibraz edememesi veya belgelerde eksiklik bulunması durumunda sanıktan nedeninin, zayi olan defter ve belgesinin olup olmadığının, var ise buna ilişkin tutanak, mahkeme kararı, ilan, tespit, bildirim gibi delillerinin istenilmesi, vergi dairesinden sanığın vergi suçu ve inceleme raporlarının bilgileri verilerek defter ve belgeleri ibraz edebilmek için ek süre talep edip etmediğinin yeniden araştırılması, toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirilip yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında mücbir sebebin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 03.02.2009 tarih ve 2008/250-13 sayılı kararında açıklandığı üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 5271 sayılı CMK’nin 231/6-c. madde ve bendinde işaret olunan, zarar kavramının kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenebilir, ölçülebilir maddi zararlara ilişkin olduğu, manevi zararların bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği, zarar koşulunun ancak zarar suçlarında dikkate alınması gereken bir unsur olduğu, defter ve belge ibraz etmeme suçunda anılan maddenin aradığı anlamda somut bir zarardan söz edilemeyeceği dikkate alındığında; adli sicil kaydında geçen 3167 sayılı Kanunun 16/1-3. maddesi uyarınca verilen mahkumiyetlerine ilişkin eylemlerinin 31.01.2012 tarih ve 28193 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince idari yaptırıma dönüştüğü anlaşılan sanık hakkında, kasıtlı suçtan mahkumiyetlerinin bulunması ve zarar giderilmediğinden bahisle, yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve TCK‘nin 51. maddesinin uygulanmamasına karar verilmesi,
b-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.09.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.