Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1726
Karar No: 2012/2264

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/1726 Esas 2012/2264 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/1726 E.  ,  2012/2264 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
    Davacı vekili, 506 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılık sürelerinin tespitini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün; davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
    1-Dava konusu, somut olay incelendiğinde;davacının, davalılara ait işyerinde 23.01.2001 tarihinde çalışmaya başlayıp, 02.09.2006 tarihinde, işten çıkarılıncaya, kesintisiz çalıştığı,bildirilmeyen sigortalılık sürelerinin tespitine karar verilmesi talep ettiği, mahkemece kararında belirtildiği şekilde istemin reddine karar verildiği görülmüştür.
    Bilindiği gibi 506 sayılı Yasa"nın 3.maddesinde tarım işine istisna teşkil eden çalışmalar bendler halinde sayılmıştır. Buna göre 506 sayılı Yasa"nın 3/1-A maddesinin (a) bendinde yazılı olan; kamu sektörüne ait tarım ve orman işlerinde ücretle, (b) bendinde özel sektöre ait tarım ve orman işlerinden ücretli ve sürekli olarak, (c) bendinde tarım sanatlarına ait işlerde, (d) bendinde tarım işyerlerinde yapılan ve tarım işlerinden sayılmayan işlerde, (e) bendinde ise tarım işyeri sayılmayan işyerlerinin park, bahçe ve fidanlık ve benzeri işlerinde çalışanlar hariç olmak üzere tarım işinde çalışanlar 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı sayılmazlar.
    Olayda, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, sigortalılık niteliğini edinmenin koşulları üzerinde durulmalıdır. Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için, aradaki iş ilişkisi kural olarak hizmet aktine dayanmalı, hizmet aktinin çalıştırana yüklendiği edim işverene ait işyerinde görülmeli, çalıştırılan 506 sayılı Yasa"nın 3. maddesinde belirtilen sigortalı sayılmayan kişilerden olmamalıdır. Somut olayda, ikinci ve üçüncü koşulun oluştuğu konusunda bir uyuşmazlık mevcut değildir.
    Uyuşmazlığın çözümü için, davacı ile davalı işveren arasındaki ilişkinin hizmet aktine dayanıp dayanmadığının tartışılması gerekmektedir. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre "zaman" ve "bağımlılık" unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan kişi, Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde öngörülen çerçeve içinde "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet aktine dayanıyor demektir. Bilindiği gibi zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli, yada belirli olmayan bir süre içinde işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde işveren veya vekilinin buyruğu ve gözetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir.
    Burada sözkonusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme ve buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı, bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
    Öte yandan, davanın yasal dayanağını oluşturan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki, bu tür kanıtların bulunmaması salt, bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kim diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır
    Dava konusu işyerinin, ilk olarak.... adına kayıtlı olduğu, 01.06.1992 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı,bu işyerinin 01.08.2001 tarihi itibariyle ..., 01.02.2004 tarihinden sonra ....tarafından işletildiği, son olarak 15.08.2006 tarihinden itibaren ise.... tarafından işletildiği anlaşılmaktadır.
    Davacıya ait, hizmet bildirim cetveli , incelendiğinde; dava...ait ... otel işyerinde 07.07.2005 ile 14.07.2006 tarihleri arasında kesintisiz olarak 369 gün fiili çalışması olduğu ve bu dönemin bildiriminin yapılıp, primlerinin ödendiği görülmektedir.
    Dosya içerisindeki, “.... izin formu olarak” düzenlenen belge incelendiğinde;davacı ... “ ... Sorumlusu”olarak 17.05.2006-20.05.2006 ,31.05.2006 -18.06.2006 tarihleri arasında izin kullandığı görülmektedir. Yine... tarafından düzenlenen belgede ;davacının 10.07.2006 tarihi itibariyle ....görevlisi olarak çalışmakta olup,görev yerinin .... Lojman görevlisi olarak değiştirildiği bildirilmektedir.İşveren yetkilileri tarafından 17,18,19 ve 20.05.2006 tarihlerinde, davacının, işyerine, izinsiz ve mazeretsiz olarak gelmediğine ilişkin tutanak düzenledikleri anlaşılmaktadır.
    Davacının, eşi ile birlikte yaşadıkları ve çalıştıklarını iddia ettiği çiftliğin “... ilçesi ... mevkiinden yer alan, tarla vasfında, 5408 metrekare yüz ölçümlü, taşınmazın” Otel işletmesinin maliki olan ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Mahkemece yapılacak iş; davacı ve tanık beyanlarına göre davacının, şirketlerin maliki olan ...ait çiftlikte çalıştığı, çiftlikte üretilen ürünlerin otelde kullanıldığının iddia edilmesi karşısında, gerektiğinde mahallinde keşif yapmak, zabıta araştırması yapılmak ve gerekirse davacının isticvabı suretiyle, çiftliğin ürün kapasitesi ve davacının fiili çalışması araştırılmalı ve söz konusu davalı otel işyeri ile bağlantısı üzerinde durulmalı, davacı adına, davalı işyerinden 07.07.2005 ile 14.07.2006 tarihleri arasında bildirim yapılması karşısında, davacının.... ait çiftlik evinde mi yoksa ....Şirketi adlı otel işyerinde çalışıp çalışmadığı ve hizmet şekli , işyeri bordo tanıkları da dinlenilerek belirlenmeli, yapılacak araştırma sonucunda, dava dışı...ve ... işveren sıfatı ile husumet yöneltilmesi gerektiği düşünülmeli, ayrıca ,davacının eşi ... tarafından açılmış bulunan işçilik alacaklarına ilişkin dosyadaki deliller de gözetilerek, varılacak olan sonucu göre karar verilmelidir
    2- Kabule göre de, 13.12.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3’üncü maddesinin ikinci fıkrasında; müteselsilen sorumlu olanlar aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunacağı belirtilmiş olup, davalılar yönünden davanın reddi sebebinin ortak olduğu belirgin bulunmasına karşın, davalılar yararına tek avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu söz konusu ücretin her bir davalı için ayrı belirlenmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14/02/2012gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi