Esas No: 2019/5566
Karar No: 2021/2603
Karar Tarihi: 27.01.2021
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2019/5566 Esas 2021/2603 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ: ...10. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 06.06.1996-21.02.2018 tarihleri arasında davalı nezdinde ve davalının alt işvereni olan şirketlerde kesintisiz olarak çalışmasına rağmen kıdem tazminatının eksik ödendiğini, 06.06.1996-05.09.2003 tarihleri arasında alt işveren işçisi olarak çalıştığı dönem için ödeme yapılmadığını, arabuluculuk başvurusundan sonuç alıanmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı fark alacakları ile yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalı Cevabının Özeti:Davalı vekili, dava konusu çalışma döneminin davacının istifası ile sonra erdiğini, istifanın hata, hile, ikrah hallerinden uzak ve davacının iradesi ile ortaya çıktığını, davacının daha fazla işçilik hakkı elde edeceğini bildiğinden alt işveren firmadan kendi iradesiyle istifa ederek asıl işveren davalıya iş başvurusunda bulunduğunu ve daha fazla işçilik haklarıyla işe başladığını, davacı asilin istifa dilekçesi konusunda beyanının alınması ve bu beyan kapsamında gerekli araştırma ve incelemenin yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an için istifanın geçerli olmadığı kabul edilir ise, asıl işverenin alt işveren işçilerine karşı sorumluluğunun alt işverenin sorumluluğu ile sınırlı olduğunu, dolayısıyla davacının alt işverende çalıştığı dönemde aldığı ücret üzerinden sorumluluk doğacağını, davacının alt işveren firmalarda çalıştığı sürece yıllık izinlerini kullandığını, ayrıca zamanaşımı itirazlarının olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu :
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında, davacının yıllık izin ücreti alacağının miktarı noktasında uyuşmazlık vardır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesinde hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir şeklinde düzenleme yapılarak hakime yargılama sonunda doğruya ulaşma görevini yüklemiştir. Anayasamızın 141. maddesine göre, yargı basit, çabuk ve ucuz gerçekleşmelidir. Devlet yargının basit, ucuz ve çabuk gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeleri yapmak durumundadır. Zira hakkın tanınması ve korunmasındaki gecikmeler, hukuk devleti ilkesi ile uyumlu değildir, adil yargılanma hakkını ihlâl eder. Bu sebeple yargılama sonucunda ulaşılacak hüküm, doğru, gecikmemiş ve kendisinden beklenen etkiyi gösteren bir niteliğe sahip olmalıdır. Bundan dolayı belirsiz vakıaların açıklattırılmasına, eksikliklerin hâkim tarafından işaret edilerek taraflarca giderilerek yargılamanın uzatılmasının önüne geçilmesine ilişkin hâkimin davayı aydınlatma yükümlülüğü bulunmaktadır. Usul hukuku için haksızlığın önlenmesinin anlamı, doğru hüküm kurulmasıdır. Bu hususta yapılacak bir inceleme içinse, tarafların iddialarını eksiksiz ve zaman, yer gibi somut unsurlarıyla tam bir açıklık içinde yargılamaya getirmeleri gerekmektedir. Doğru hüküm kuramama, bazen ise zayıf olan tarafın bir usuli hakkı bilmiyor olması dolayısıyla söz konusu olmaktadır. Böyle bir durumda, hakkın özünün, usule kurban edilmesi mümkün olmadığından, tarafın bir vakıayı bütün ayrıntılarıyla getirmemiş olması dolayısıyla yargılamanın doğru ve adil bir hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde aydınlatılmamış olması durumunda hâkim devreye girecek ve söz konusu usûlî olanağı tarafa hatırlatacaktır.Somut olayda davacı 06.06.1996-04.09.2003 tarihleri arasında davalı işverenin alt işverenleri nezdinde, 05.09.2003-21.02.2018 tarihleri arasında ise davalı işveren nezdinde çalışmış olup; davacı vekili dava dilekçesinde, 06.06.1996-04.09.2003 tarihleri arasındaki alt işverenler nezdinde çalıştığı dönemde yıllık izin haklarının kullandırılmadığını iddia etmiştir. Mahkemece, ispat yükü üzerinde olan işverence imzalı yıllık izin defteri ve eşdeğer belge sunulmadığı gerekçesiyle davacının bu dönemdeki çalışma süresine göre 7 yıllık dönemde hiç izin kullanmadığı gerekçesiyle bu sürede hak kazanılacak izin süresi ile bu dönem dikkate alınsaydı toplam hizmet süresine göre hak kazanılacak izin süresi dikkate alınarak 144 gün yıllık izin hakkının bulunduğu kabul edilerek yıllık ücretli izin alacağı hüküm altına alınmıştır.Mahkemece, davacının davayı somutlaştırma yükü (HMK m.194), hakimin de davayı aydınlatma yükümlülüğü (HMK m. 31) bulunduğu göz önüne alınarak, davacının 06.06.1996-04.09.2003 tarihleri arasındaki 7 yıllık çalışma süresi boyunca hiç yıllık izin kullanmadığı hayatın olağan akışına terstir. Bu husus dikkate alınarak ve ayrıca dosya içerisinde yer alan imzasız puantaj kayıtlarındaki davacının yıllık izinli olduğu anlaşılan dönemlere ilişkin davacının beyanı alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ve bu karara karşı istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin ise kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.