12. Ceza Dairesi 2019/1040 E. , 2020/1842 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 62, 50/4, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet hükmü ile bu hükme yönelik sanığın temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.03.2019 gün, 2016/13-1281-2019/216 sayılı ve benzer nitelikteki birçok kararında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK"nın 34/2, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunludur. Bunlardan bir veya birkaçının eksik ya da hatalı gösterilmesi CMK"nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenini oluşturmaktadır. Bu bildirimlerdeki temel amaç, kanun yollarına başvuru hak ve yetkisi bulunanların, başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya yanılgılı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
İncelenen dosyada; sanığın yokluğunda verilen hükmün sanığın bildirdiği en son adresine Tebligat Kanununun 21. maddesi gereğince 16.10.2017 tarihinde muhtara tebliğ edildiği, sanığın da hükmü CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 15.11.2017 tarihinde temyiz ettiği gerekçesi ile mahkemece 04.12.2017 tarihli ek karar ile sanığın temyiz isteminin reddine karar verildiği, ek kararın sanığa 05.03.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen sanığın ek kararı CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 14.03.2018 tarihinde temyiz ettiği anlaşılmakta ise de; ek kararın yasa yolu kısmında temyiz süresinin tebliğden itibaren ""15 gün"" olarak belirtilmesi sebebiyle sanığın bu yanılgılı bildirimden kaynaklı olarak temyiz hakkını süresinde kullanmasının engellendiği ve sanığın ek karara yönelik temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek; aynı zamanda sanığa gerekçeli kararın Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği tebligat mazbatasındaki ilgili muhtarın imzası ile, sanığın temyiz dilekçesi ekinde sunduğu ve aynı muhtar tarafından sanığa tebligat mazbatasının 10.11.2017 tarihinde teslim edildiğine dair imzalı şerh içeren belgedeki imzanın benzerlik içermemesi sebebiyle yapılan araştırma sonucu düzenlenen 06.09.2018 tarihli kolluk tutanağında; tebligatta ismi yer alan ilgili muhtarın, 16.10.2017 tarihli tebliğ mazbatasının kendisi tarafından teslim alınmadığını ve burada yer alan imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmesi karşısında; sanığın öğrenme üzerine yaptığı temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek ve temyiz isteminin reddine dair 04.12.2017 tarihli ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK"nın 52/4. maddesine yönelik uygulama bozma nedeni yapılmamıştır.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre, sanığın kusura, eksik incelemeye ve ceza miktarına; katılan vekilinin; kusura, eksik incelemeye ve paraya çevirme hükümlerinin uygulanmaması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında TCK"nın 85/1 ve 62. maddeleri gereğince tayin edilen 2 yıl 1 ay hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği sırada hesap hatası yapılarak sonuç cezanın 15.200 TL yerine 15.000 TL olarak eksik belirlenmesi;
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden sonuç hapis cezasının 15.200 TL olarak belirlenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 20.02.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.