17. Hukuk Dairesi 2016/9843 E. , 2019/3880 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat alacağına dayanan itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalının murisine ait aracın alkollü sürücünün idaresindeyken gerçekleşen çift taraflı kaza nedeniyle dava dışı karşı araç için ödenen hasar bedelinin, karşı araçtakilerin tedavi giderinin ve aynı araçta vefat eden ...."nun yakınlarına ödenen destek tazminatının davalıdan rücuen tahsili amacıyla .... İcra Müdürlüğünün 2012/188 takip sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, takibin borçlunun itirazı üzerine durduğunu, davacı ... şirketinin ödediği tazminatı sigortalısının varisi davalıdan tazmin etme hakkına sahip olduğunu belirterek davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; gerçekleşen kazada sürücünün belirsiz olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, rücu şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.
Somut olayın incelenmesinde; sigortalı araç maliki davalının murisi ..."nun bulunduğu aracın karşı şeride geçerek dava dışı araca çarpması sonucu ...."nun vefat ettiği,...."ın yola savrulması, ...."in de aracın altında kalması nedeniyle sürücünün tam olarak tespit
edilemediği, aynı gün yapılan ölü muayenelerinde her ikisinden kan örneği alındığı ve ...in kanında 0,66 promil, ..."ın kanında 0,38 promil alkol tespit edildiği, mahkemece nörolog ve trafik uzmanı bilirkişilerden alınan heyet raporunda gerçekleşen kazada sürücü olduğu belirtilen ....in tam kusurlu olduğu, vücudundan kan örneği alınma saati ile kaza saati arasındaki zaman dilimi hesaplandığında kaza anında kanında 1,56 promil alkol bulunduğu, bu miktarın kişisel farklılıkları elimine edecek ve güvenli araç kullanımını engelleyecek bir değer olduğunun belirtildiği, heyet raporunun davalı vekiline 31.10.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin rapora karşı itirazlarını iki haftalık yasal süre (6100 Sayılı HMK"nın 281/1. maddesi gereği) geçtikten sonra 25.11.2014 tarihinde sunduğu, bu durumda heyet raporunun davalı yönünden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa, sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK."nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
Zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün
etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına zararın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda zararın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı TTK 1409. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan zararın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilâmları)
O halde mahkemece, kazada sigortalı araç sürücüsünün kim olduğu hususunda tereddüt de bulunduğundan, aynı heyetten olay sonrası kazada ölenler ...."ın bilimsel verilere göre olay saatindeki alkol oranları hesap edildikten sonra kazanın münhasıran alkol etkisinde meydana gelip gelmediği konusunda ek rapor alınması, ondan sonra varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 01/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.