3. Hukuk Dairesi 2017/12069 E. , 2019/5838 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat davası ile karşı alacak davasında mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı; Hazineye ait olan Çorum Doğum ve Çocuk Bakımevi Hastanesi bünyesindeki 15 m² yüz ölçümlü kantini 03/05/2005 tarihinde ihale usulü ile 3 yıllığına kiraladığını, aynı hastane içerisinde davalılardan ..." nin de çay ocağı işletmeciliği yaptığını, kendisinin ve davalı ..."ın satabileceği ürünlerin tahdidi olarak belirtildiğini,sözleşme hükümlerine rağmen sadece işletmiş olduğu kantinde satılabilecek olan ürünlerin davalı ... tarafından da satıldığını, hastane yönetiminin de buna sessiz kaldığını, hukuka aykırı satışlar nedeni zarar ettiğini, sözleşme şartlarına aykırı davranıldığını, kira sözleşmesinin davalı idarece tek taraflı fesh edildiğini ve kantinden tahliye ettirildiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL maddi zararının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı, iş bu dosya ile birleşen davasında; asıl davada çay ocağının işletmesicisi sıfatıyla ... hakkında dava açtığını, yargılama sırasında çay ocağının asıl işleteninin ve yasal sorumlusunun ... olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL maddi zararının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı ...’den tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili cevabında; kantin yerinin işletilmek üzere 02/06/2005 tarihli tutanakla davacıya teslim edildiğini, davacı tarafından kira sözleşme şartlarının sürekli ihlal edildiğini, bu nedenle 27/09/2007 tarihinde kira sözleşmesinin feshedildiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiş; karşı davasında ise, kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 2. maddesinde, kiracının taahhüdünü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi halinde kira sözleşmesinin herhangi bir hüküm almaya ve tebligat yapmaya gerek kalmaksızın idarece feshedileceği ve son bir yıl kira bedelinin tazminat olarak tahsil edileceğinin kararlaştırıldığını, davacının sözleşme hükümlerine uymayarak sözleşmenin feshedilmesine kusurlu davranışları ile sebep olduğunu, bu nedenle bir yıllık kira bedeli olan 5.146,00 TL tazminatın ödenmesinin gerektiğini ileri sürerek karşı davanın kabülü ile 5.146,00 TL tazminatın davacıya feshi ihbarın yapıldığı 20/10/2007 tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 5.146,00 TL"nin 20/10/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı ..."dan alınarak karşı davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ve bir kısım davalılarca temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, asıl ve birleşen davada davacının maddi tazminat, davalı Maliye Hazinesi tarafından açılan karşı davada ise sözleşmeden kaynaklanan cezai şart isteminden kaynaklanmaktadır.
1- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 14.02.1992 tarih ve 1991/3 Esas, 1992/2 Karar sayılı kararında; “Bir yargı çevresi içinde kurulmuş bulunan aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından aynı mahkeme sayılır.” denilmektedir. İçtihadı birleştirme kararı gereğince, aynı yargı çevresinde aynı sıfat ve görevle kurulan mahkemeler, aynı düzeyde mahkemelerdir.
Somut olayda davacı, Çorum 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/ 430 Esas sayılı davasında çay ocağının asıl işleteninin ... olması nedeni ile 7.000,00 TL tazminatın davalı ...’den tahsilini ve asıl dava ile aralarındaki hukuki ve fiili irtibat nedeniyle açılan davanın ilk dava ile birleştirilmesini talep etmiş; mahkemece dava dosyalarının birleştirilmesine karar verilmiştir. Temyize konu edilen dava, yetkili ve görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde, birleştirme kararı verilen dava ise Sulh Hukuk Mahkemesinde açılmış olup, sulh ve asliye mahkemeleri aynı düzeyde mahkemeler değildir. Bu nedenle birleştirilmesine karar verilen dava hakkında tefrik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de mahkemece, hükmün unsurlarını düzenleyen HMK’nın 297. maddesine aykırı olarak birleşen 2016/416 Esas sayılı dava hakkında hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
2- Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK" nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.