Esas No: 2022/605
Karar No: 2022/845
Karar Tarihi: 07.03.2022
Danıştay 13. Daire 2022/605 Esas 2022/845 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2022/605 E. , 2022/845 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2022/605
Karar No:2022/845
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Hizmetleri Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait "… " logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 28/01/2020 tarihinde saat 20:00'de yayınlanan "… " isimli program esnasında program konuğu tarafından söylenen "cenazelerin aileye teslim edilmemesi" iddiasının ilgili kişi ve kurumları zan altında bırakan, doğrulanması gereken bir iddia olduğundan bahisle 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un yayın hizmeti ilkelerini düzenleyen 8. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde yer alan "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlâl edildiği gerekçesiyle 25.881,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (Kurul) … tarihli ve … sayılı toplantısında alınan … no.lu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; davacı şirketin "… '' logosuyla yayın yapan televizyon kanalında 28/01/2020 tarihinde saat 20:00'de yayınlanan ve Elazığ'da meydana gelen depremle ilgili konuların konuşulduğu "… " isimli programda program konuğunun, depremde yakınını kaybeden bir kişi ile arasında geçen diyaloğu aktardığı, bu kişinin kendisine "geceden sabaha kadar cenazeyi teslim almak üzere beklediklerini, öğlene kadar cenazenin teslim edilmediğini, bu sırada bir kamu görevlisinin gelerek ikindi namazına Cumhurbaşkanı'nın geleceğini, cenazeyi onunla birlikte kaldırmak istediklerini söylediğini, bu kişinin de bu duruma karşı çıktığını ve benim cenazem sizin siyaset unsurunuz olamaz dediğini" aktararak, "Ben bunun sayın Cumhurbaşkanı'nın talebi olduğu kanaatinde değilim ama oluşturulan siyasî iklim oraya yaranmayı, hani bunlara yaranacak bir şeyler söyleyelim, gösterelim, yapalım ki o da beraberinde bir şey getirdiği için bu türden şeyler oluyor." şeklindeki ifadelerinin 6112 Sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendine aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu Kurul kararıyla davacı şirket hakkında 25.881,00-TL idarî para cezası uygulanmasına ilişkin kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı; dava konusu işleme konu edilen yayında sarf edilen sözlerin, kişi ve kurumlardan edinilen ve haber niteliği taşıyan bilgi ve fikirlerin izleyici kitlesine aktarılması olduğu, bu bilgi ve fikirlerin aktarılmasının Anayasa'nın basın hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti kapsamında kaldığı;
Öte yandan her ne kadar savunma dilekçesinde; "kriz haberciliğinin hassas dengelerinin göz önünde bulundurulmadığı, Yayın İlkeleri Rehberinde doğal afet haberleri gibi yayınlarda izleyicilerde korku, panik, endişe yaratacak ifadelerin kullanılmaması, gerilimi artıracak nitelikteki yorumlardan kaçınılması gerektiğinin belirtildiği, Basın Meslek İlkelerine göre yayınlarda kişileri ve kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşüren, aşağılayan veya iftira niteliği taşıyan ifadelere yer verilmemesinin gerektiği" belirtilerek işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmekte ise de, program konuğu tarafından söylenilen sözlerin izleyicilerde korku, panik veya endişe yaratacak cinsten ifadeler olmadığı, ayrıca konuşma esnasında herhangi bir kişi veya kurumun isminin zikredilmediği, herhangi bir kişi veya kurumu küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliği taşıyan ifadelere de yer verilmediği, 6112 Sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendine yer alan yasağın ihlâl edilmediği, dolayısıyla dava konusu kararda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nce; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ihlâle konu programda, program konuğu tarafından, kamu görevlilerinin iktidara yaranmak ve menfaat elde etmek için cenazeyi ailesine teslim etmediklerini, itiraz üzerine cenazenin aileye teslim edildiğinin ifade edildiği, yayın özelinde yapılan birçok yorumun eleştiri sınırları içerisinde, ifade ve haber alma özgürlüğünün bir parçası olarak değerlendirilse de "cenazenin aileye teslim edilmemesi" iddiasının ilgili kişi ve kurumları zan altında bırakan, doğrulanması gereken bir iddia olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinin gazetecilere sunduğu korumanın, gerçeğe uygun ve sorumlu bir gazeteciliğin gerektirdiği ilkeleri gözeten, güvenilir haberler sunacak biçimde iyi niyetle hareket etme şartına bağlı olduğu, temyize konu Mahkeme kararında hukuka aykırılık hususunun Kurul kararına dayanak olan ihlâl maddesi kapsamında değerlendirilmediği, davacı kuruluşun kamuoyunun sağlıklı bir şekilde oluşabilmesi için olay ve olguları tam ve tarafsız şekilde sunması gerektiği, yayında sunucunun doğruluğu kanıtlanmamış iddiaları aktarırken kesin ifadeler kullandığı, basının; belirli bir kişinin fikrini tartışmak zorunda kaldığı durumlarda bile, objektif bilgi vermekle ve eleştirmekle yetinmesi, olayları tahrif etmek veya kuşkuları yaymak gibi hukukun izin vermeyeceği yollara başvurmaması, özellikle de hakaret niteliğinde ya da yersiz, onur kırıcı söz ve deyimlerin kullanılmasından kaçınması gerektiği; doğruluğundan emin olmadan yayımlanan bir haberin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, dava konusu Kurul kararının hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, program sırasında hiçbir kamu kurum ve kuruluşuna hakarete varacak bir ithamda bulunulmadığı, toplumu yanıltmaya ve birliğinden uzaklaştırıp, hassasiyetlerini kötüye kullanmaya yönelik bir çabaya girilmediği, programda konuk sıfatı ile bulunan kişinin, bir vatandaş ile arasında geçen diyaloğu aktardığı, bu bağlamda bir kamu görevlisinin ülkenin siyasi ikliminden ne denli kötü etkilenebileceğinin ifade edildiği, Kurul'un kararında ''iftira nitelikli bu tarz ifadelerin kriz zamanlarında olması gereken sağduyu ortamını yaralayacak türdendir'' şeklindeki ifadeleriyle dava konusu işlemi temellendirmeye çalıştığı, program esnasında hiçbir kamu kurum ve kuruluşu ile personeline hakaret ya da iftirada bulunulmadığı, kamu görevlilerinin görevlerini hakkaniyete uygun ve konforlu bir şekilde yürütmesinin en önemli koşulunun, ülkemizdeki siyasi gerginliğin ve kutuplaşmanın azalması ile mümkün olacağının savunulduğu, Kurul kararında ''Medya mensuplarının siyasi kişi , kurum ve kuruluşları eleştirmesi onların söz ve eylemleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi tabii bir durumdur.'' şeklinde açıklama yapıldığı, yayında bu kıstası aşan bir ifade veya tavrın bulunmadığı, programa katılan yorumcunun, bir vatandaşla girdiği diyaloğu ve taziye sahibi bu vatandaşın sitemini dile getirdiği, dava konusu Kurul kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemesi kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:… , K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Bölge İdare Mahkemesi kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın taraflara iadesine,
5. Kullanılmayan … -TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalıya iadesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine, 07/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.