3. Hukuk Dairesi 2017/10727 E. , 2019/5834 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; kil madeni işlettiğini, maden ocağına ulaşımın sağlanacağı yol için Bozyazı Mal Müdürlüğü ile arasında 03.04.2009 tarihinde kira sözleşmesi imzalandığını, kira sözleşmesi uyarınca kira bedelinin dört taksit halinde ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ilk iki taksitin ödendiğini ançak üçüncü taksidin ödenemediğini ve bunun üzerine davalı kiraya veren tarafından kira sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, haksız fesih nedeniyle tahsis edilen yeri kullanılamadığını ve maden ocağı işletmesine ulaşımın sağlanamadığını, işletmeden elde edilen gelirlerden yoksun kaldığını, kira sözleşmesinin haksız feshedildiğinin tarafınca açılan kiracılık sıfatının tespiti istemi davada hüküm altına alındığını, işletmenin faaliyete geçmemesi sonucu ödenemeyen borçlar nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini belirterek maddi ve manevi zararın giderilmesi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 10,000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı; talep edilen zararlar ile kira sözleşmesi arasında illiyet bağı bulunmadığını, kira sözleşmesi uyarınca taşınmazın davacıya teslim edildiğini ancak kira bedelinin ödenmemesi nedeni ile sözleşmenin feshedildiğini, davacı tarafından açılan kiracılık ilişkisinin tespiti davasında feshin sadece şeklen usulsüzlüğüne karar verildiğini, davacının sözleşmenin feshinde kusurlu olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının kar kaybı zararını talep ettiği, bunun için kira sözleşmesinin kusurlu olarak feshedilmesi gerektiği, davacı tarafından açılan kiracılık ilişkisinin tespiti davasında mahkemece, kira sözleşmesinin gerekli tebligat yapılmadan ve mehil verilmeden haksız olarak feshedildiğine hükmedilmişse de davacının kira bedellerini ödemediği için bizzat kendi kusurlu davranışıyla feshe neden olduğunu, sözleşmenin kusurlu olarak haksız feshinden söz edilmesinin mümkün olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davalı kiraya verenin kira sözleşmesini tek taraflı feshetmesi nedeniyle davacının uğramış olduğu maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının mahrum kalınan kâr talebine yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince;
Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır; kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır.
Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir.
Somut olaya gelince, davacı kiracı ile davalı kiraya veren arasında 31.03.2009 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözeleşmesinin bulunduğu ve kira sözleşmesinin süresi bitmeden davalı kiraya veren tarafından 30.03.2010 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiği tartışmasızdır. Davacı, sözleşmenin davalı idare tarafından tek taraflı feshinin haksız olduğunu iddia etmiş, davalı ise kira bedellerinin ödenmemesi nedeni ile davacı kiracının kusuruyla sözleşmenin feshedildiğini savunmuştur. Davacının haksız fesih iddiasına dayanak olan Bozyazı Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılan kiracılık sıfatının tespiti davasında, haksız feshin iptali ile kiracılık sıfatının tespitine karar verilmiş, ilgili kararın Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’nin kararı ile onanarak kesinleşmiştir. Eldeki davada kuvvetli delil mahiyetinde olan kiracılık sıfatının tespiti davasında feshin haksız olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davacı, kusurlu fesih nedeniyle kiralayan davalıdan kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilecektir. Ancak kâr kaybının hesabında kiracının aynı şartlarla benzer bir yeri kiralaması için gereken makul süre tespit edilip bu süre içindeki kiracı karının ne olabileceği tespit edilip mahrum kalınan kârın belirlenmesi gerekmektedir.
Mahkemece; yukarıda açıklandığı şekilde öncelikle kiracının dava konusu aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taşınmazı aynı şartlarda kiralayabileceği makul süre kadar kâr kaybına hükmedilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın HUMK’ un 428.maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’ un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.06.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.