Esas No: 2021/11495
Karar No: 2022/376
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11495 Esas 2022/376 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/11495 E. , 2022/376 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2021/945-2021/1406
İlk Derece
Mahkemesi : ... 22. İş Mahkemesi
Dava, 1479 sayılı yasa kapsamında bağkur sigorta başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I- İSTEM:
Davacı, 1.3.1990 tarihinden itibaren bağkur sigortalılığının tespitini istemiştir.
II- CEVAP:
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde, davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, vergi başlangıcının 1.1.1991 olduğu, talebin 1.3.1990 tarihi olduğu taleple bağlılık ilkesi gereği davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili, yerel mahkemenin, davanın reddine dair verdiği kararın yerinde olmadığını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
B- BAM KARARI
Davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, yerel mahkeme kararının ve istinaf kararının hukuka aykırı olduğu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI :
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24’üncü ve 25’inci maddelerinde kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler, meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren zorunlu sigortalı sayılmış iken, anılan maddelerde 2229 sayılı Kanun ile yapılan ve 04.05.1979 günü yürürlüğe giren değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, kendi adına ve hesabına çalışma olgusu sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. Daha sonra, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinin (1) numaralı bendinin (a) ve (h) fıkralarında, diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların zorunlu sigortalı kabul edilebilmesi için, esnaf ve sanatkârlar gibi ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar yönünden vergi kaydı, gelir vergisinden bağışık olanlar yönünden kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı bulunma koşulu getirilmiş; anılan madde 22.03.1985 günü yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanunla bir kez daha değiştirilip kapsam genişletilerek, gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar ya da kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. 4956 sayılı Kanunun 14’üncü maddesiyle değiştirilen hükümle 02.08.2003 gününden itibaren zorunlu sigortalılık kapsamına yalnızca, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar alınmış, gelir vergisinden bağışık tutulanlar yönünden ise Esnaf ve Sanatkâr Sicili ile birlikte aynı zamanda kanunla kurulu meslek kuruluşuna yöntemince kayıtlı bulunma koşulları getirilmiştir.
Kural olarak, 1479 sayılı Kanunda yapılan bu değişiklikler, değişiklikten önceki madde hükümlerinin öngördüğü koşullara sahip sigortalıların sigortalılıklarını sonlandırıcı etkiye sahip olmayıp, bu kişilerin sigortalılık nitelikleri geçerliliklerini korumaktadır ve anılan düzenlemeler, yürürlük tarihinden itibaren sigortalılık niteliği kazananlar yönünden kayıt ve koşullar içermektedir. Başka bir anlatımla, yeni düzenlemeler, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra ilk kez kayıt ve tescil edilecekler için uygulanmalıdır ki, buna aykırı bir düşünce, yasaca ve hukukça kabulü olanaksız olan kazanılmış hakları ortadan kaldırmak niteliğindedir.
Önemle vurgulanmalıdır ki; ilgili vergi, kanunla kurulu meslek kuruluşu, esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kayıtları zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Belirtilen kayıtların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği veya 06.03.1992 günü yürürlüğe giren 3780 sayılı Kanun ile 16.05.1997 tarihinde yürürlüğe giren 4247 sayılı Kanun hükümleri kapsamında primler yatırılmadığı sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.
VI- ESASIN İNCELENMESİ :
Dosya içeriğinden, (20.2.1991-24.7.1996) tarihleri arasında vergi kaydı, (15.3.1991-15.1.2002) tarihleri arası Oda kaydı, (15.3.1991-10.3.2011) tarihleri arasında sicil kaydı bulunan davacının, Kurumca, 4.10.2000 tarihinden itibaren tescilinin yapılarak, 1.3.1992-24.7.1996 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalı kabul edildiği, davacının dava dilekçesiyle 1.3.1990 tarihinden itibaren bağkur sigortalılığının tespitini istediği; Mahkemece, isteğin reddine, Bam Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında Mahkemece; 1479 sayılı Kanun sistematiğinde, 506 sayılı yasadan farklı olarak, "sigortalılık başlangıç tarihi" kavramı yer almamakta, sigortalı hak ve yükümlülüklerinde (1479 sayılı Yasa 35. ve geçici 10. maddesi, 29. maddesi ile 21. maddesi) "primi ödenmiş gün sayısı" geçerli kabul edilmektedir. Bu durumda davacı vekiline talep ettiği dönem açıklatılarak taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan dönem tereddütsüz belirlenmeli, ihtilaf konusu olan döneme yönelik yapılacak araştırma sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemenin bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.