1. Hukuk Dairesi 2019/2777 E. , 2019/5108 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne, ... yönünden açılan davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 08.11.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, ortak iş yapabilmek için dava konusu 1729 ada 5 parsel sayılı taşınmazını dava dışı ...’e teminat olarak vermek üzere davalı ...’ı 20.11.2013 tarihinde satış yetkisini de içeren vekaletname ile vekil tayin ettiğini, davalı ...’in çekişmeli taşınmazı vekalet görevini kötüye kullanarak diğer davalı ...’e devrettiğini, vekil Kemal ile davalı ...’nin çıkar ve iş birliği içerisinde kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, çekişmeli taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 792.000,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasını istemiş, 22.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile dayandığı maddi vakıaları değiştirdiğini bildirmiş ve yargılama sırasında da tazminat isteğini 1.395.707,00 TL’ye arttırmıştır.
Davalı ..., çekişmeli taşınmazı satın almadan önce ne kendisinin ne de işlerini yürüten oğlu ...’in, davacı ... ile diğer davalı ...’ı tanımadığını, çekişmeli taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, iyi niyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuş, davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaları da kabul etmemiştir.
Davalı ..., davacının arkadaşı olduğunu, birlikte iş yapmaya karar verdiklerini, davacının taşınmazı teminat olarak göstermek üzere kendisini vekil kıldığını, ipotek tesis edilememesi nedeniyle taşınmazı diğer davalı ...’ye devrettiğini, devir karşılığında para almadığını, ...nin oğlu ...’in kendisini kandırdığını, taşınmazın davacıya iadesi gerektiğini bildirmiştir.
Mahkemece, davalı ...’nin çekişmeli taşınmazı iyi niyetli olarak iktisap ettiği gerekçesiyle tapu iptal ve tescil isteğinin reddine, vekil Kemal’in ise vekalet görevini kötüye kullandığının ispatlandığı gerekçesiyle 1.395.707,00 TL nin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’den alınmasına ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...vekilin, vekalet verenin yararına yetkisini kullanması gerektiği gözetilerek satış bedelinin ödenip ödenmediği ve davalı ... ile oğlu ...arasında çıkar ve işbirliği ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususlarının üzerinde durulması, açıklanan hususların aydınlatılması için taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda aynı gerekçelerle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, davalı ... bakımından tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 gün, 21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda; bozmaya uyulmakla ilgilileri yönünden usulü kazanılmış hak doğmasına karşın bu temel usul kuralı gözardı edilerek bozma gerekleri yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; bozma ilamında, satış bedelinin ödenip ödenmediği, davalı vekil ile kayıt maliki davalı arasında çıkar ve işbirliği bulunup bulunmadığı hususları üzerinde durulması, taraf delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine işaret edildiği halde mahkemece satış bedelinin kayıt maliki davalı tarafından ödenip ödenmediği şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmeden sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Hâl böyle olunca; hükmüne uyulan önceki bozma kararında değinilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken bozma gerekleri yerine getirilmeksizin noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.