10. Hukuk Dairesi 2018/5589 E. , 2020/1969 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ile fer"i müdahil vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer"i müdahil vekil tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, davalı iş yerinde 01/01/2007 ile 12.05.2010 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Feri Müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; görülmekte olan davada müvekkili kurum SGK başkanlığının feri müdahil sıfatı ile dava ve duruşmalara katılımı yönünde karar verilerek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 69. Maddesinin 1. fıkrasındaki ""Müdahalenin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir."" hükmü doğrultusunda yargılama sonunda feri müdahil olan müvekkili kurumunun aleyhinde hüküm kurulmamasını arz ettiklerini, davalı adına işlem gören işyerinde davacının hizmet cetveli ve doönem bordrolarında yer alan çalışmalar haricinde çalışmasının bulunmadığını, 5510 sayılı Yasanın 89/9 maddesi gereğince davanın tespiti istenen hizmetin görüldüğü yılın sonundan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiğini, hak düşürücü süre işe giriş ve çıkış tarihleri nazara alınarak mahkemece resen gözetilmesi gerektiğini ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalının hizmet akdiyle davalı işverene bağlı olarak fiilen çalışıldığının ispat edilmesi gerektiğini, çalışmanın niteliği ve ödenen ücretin somut deliller ile ispat edilmesi gerektiğini, çalışma konusu işin niteliği, devamlılık gösterip göstermediği dikkate alınarak ücret konusunda titizlikle araştırılması gerektiğini bu nedenlerle davanın reddine yönelik karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, Davanın kabulü ile, davacının davalıya ait işyerinde 01/01/2007-12/05/2010 tarihleri arasında işverence kuruma bildirilen hizmet süreleri dışlanmak suretiyle asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davalılar vekili ile fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir..
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer"i müdahil vekili kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Somut olayın incelenmesinde; davacı, davalı iş yerinde 01/01/2007 ile 12.05.2010 tarihleri arasında çalıştığının tespitini talep etmiş, dosya kapsamında yer alan hizmet döküm cetvelinden davacının davalı ...sicil numaralı iş yerinden internet üzerinden verilmiş işe giriş bildirgesi bulunduğu ve 25.02.2009 tarihinden 12.05.2010 tarihine kadar davalı 1013296... sicil numaralı iş yerinden tam bildirimlerinin olduğu anlaşılmakta olup, Mahkemece; dosya kapsamında yer alan bodro tanık beyanları esas alınmak suretiyle davacının davalıya ait işyerinde 01/01/2007-12/05/2010 tarihleri arasında işverence kuruma bildirilen hizmet süreleri dışlanmak suretiyle asgari ücretle sigortalı olarak çalıştığının tespitine yönelik kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece 16.02.2016 tarihinde açılan davaya göre yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde hak düşürücü süre irdelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, fer"i müdahil vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.