6. Ceza Dairesi 2015/8828 E. , 2017/3331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağmaya teşebbüs, Tefecilik, Tehdit
HÜKÜM : Beraat, Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Katılan Hazine vekilinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat; o yer Cumhuriyet Savcısı’nın sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında tehdit suçundan verilen beraat; sanıklar ..., ... ve ... hakkında tefecilik suçundan verilen beraat; sanıklar ..., ..., ... ve ... savunmanlarının mahkumiyet hükümlerine karşı temyiz itirazlarının incelemesinde;
I-) Sanıklar ... ve ... hakkında katılan ...’a yönelik tehdit; sanıklar ... ve ... hakkında mağdur ...’e yönelik tefecilik; sanık ... hakkında mağdur ...’e yönelik tefecilik suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre; katılan hazine vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-) Sanıklar ... ve ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140- 2015/85 Esas ve Karar sayılı kararına göre, TCK.nun 53.madde uygulamasının infazda gözetilmesi olanaklı görülmüş,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu’nun takdirine göre, suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesindeki “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini de kısıtlayacak şekilde sanıklar hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrilmesine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkralarından “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” cümlelerinin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ...’a yönelik tehdit suçundan kurulan beraat; sanık ... hakkında tefecilik; sanık ... hakkında mağdur ...’e yönelik yağmaya teşebbüs; sanık ... hakkında tefecilik; sanık
... hakkında mağdurlar ..., ..., .... ve ...’a yönelik yağmaya teşebbüs suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz incelemesine gelince;
1-) Karar tarihinde aynı yer cezaevinde başka suçtan hükümlü olan ve duruşmadan vareste tutulma talebi bulunmayan sanık ...’in, karar oturumunda hazır bulundurulmayarak yokluğunda hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle, 5271 sayılı CMK"nın 196. maddesine aykırı olarak savunma hakkının kısıtlanması,
2-) Sanık ... hakkında her bir mağdura karşı yağma eylemleri için denetime olanak verecek şekilde ayrı ayrı uygulama yapılması yerine toplu uygulama yapılmak suretiyle 5271 sayılı Yasanın 232. maddesine aykırı davranılması,
3-) Sanık ... savunmanı temyiz davasını açtığı evrede, sanığın tefecilik suçlaması ile İskenderun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/130 Esas sayılı dosyasında yargılandığı, aynı suç nedeni ile yapılan yargılamanın mükerrer yargılamaya konu olduğunu ileri sürmesi karşısında, İskenderun 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/130 Esas sayılı dava dosyası celp edilip, olanaklı ise her iki dava dosyasının birleştirilerek delillerin bir arada değerlendirilmesi, olanaklı olmadığı takdirde, dosyanın onaylı örneğinin temin edilip dosyaya eklendikten sonra sanık savunmasındaki vaki iddiaların denetlenmesi zorunluluğu,
4-) Mağdur ...’in, sanık ...’den 20.000.-TL aylık 2.000.-TL faiz ile aldığı borç paraya anlaşma gereği 9 ay süre ile toplam 18.000.-TL faiz ödediği, bundan sonra ana parayı tamamen ödemediği gibi faiz ödemesine devam etmediği, sanığın paranın ödenmesi için mağduru tehdit ettiği olayda; sanığın eyleminin ne şekilde nitelikli yağma suçu olarak benimsendiği açıklanıp tartışılmadan genel geçişli ifadelerle yetinilip yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurularak 5237 sayılı TCK’nın 150/1. maddesinin ise karar yerinde tartışmasız bırakılması,
5-) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında katılan ...’a yönelik tehdit suçundan kurulan hükümde;
Cumhuriyet Savcısı soruşturma evresi sonunda kamu davasının açılmasına ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin iki karardan birini verir.
Kovuşturmaya yer olmadığına kararları kesin hüküm niteliğinde değillerdir.
Kovuşturmama kararına karşı;
a) Suçtan zarar gören, kovuşturmasızlık kararının kendisine bildirilmesinden başlayarak 15 gün içinde bu karara itiraz eder ve itirazı inceleyen makam itiraz dilekçesinde kamu davasını haklı gösterecek olaylar ve deliller görür ise kamu davasının açılmasına karar verir. Cumhuriyet Savcısı bu halde kamu davası açar.
Hakimin Cumhuriyet Savcısının yerine geçerek dava açması dahi söz konusu olamaz. (Kovuşturmaya yer olmadığına dair Cumhuriyet Savcısının kararına itiraz CMK"nın 173. maddesinde düzenlenmiştir.)
b) Cumhuriyet Savcısı, şüpheli ve/veya şüphelilere karşı yeni delillerin çıkması durumunda da yeniden değerlendirme yaparak daha önce kovuşturmasızlık verdiği konuda dava açabilir. (CMK. 172/2)
Ancak; kovuşturmama kararı sanık ve/veya sanıklar için bir baskı aracı da olamaz, o halde gelişi güzel bu karar kaldırılıp dava açılamaz.
Ayrıca sanık ve/veya sanıkların, haklarında her aşamada suçları oluşturan hangi eylemlerden usulüne uygun bir yargılama yapıldığını bilme hakkına sahip olduğu da önemsenmelidir.
CMK"nın 171. maddesinde Cumhuriyet Savcısının kamu davasını açıp açmayabileceği hususuna yer verilmiştir. Yani her durumda dava açma yetkisi Cumhuriyet Savcısında bulunmaktadır.
CMK"nın 174. maddesine göre, “soruşturma, kovuşturma ve hüküm, yalnız iddianamede beyan olunan suç ve zan altına alınan şahıslara yöneliktir. Hükmün konusu, duruşma sonucuna göre iddianamede gösterilen fiilden ibarettir.
Usulüne uygun olarak tanzim edilen iddianame ile açılan kamu davası, bir suç için yargılamanın başlayabilmesini sağlayan dava şartıdır. Şayet şahıslar hakkında kesinleşmiş takipsizlik kararı varsa, yeni delil ortaya çıkmadıkça ve/veya takipsizlik kararı kaldırılmadıkça aynı konu ile ilgili bir kamu davası açılamayacağından bu yönde şahısların baskı altında tutulmamaları gerekir.
İddianamede anlatılan olay hükmün konusudur. Dava konusu yapılmayan bir eylem nedeniyle yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması yasaya aykırıdır.
Bilindiği üzere; bir eylemden dolayı bir kimse aleyhine bir ceza davası açıldıktan sonra o dava sonlanmadan ve/veya bir şekilde kesinleşmiş karar ortadan kaldırılmadan aynı eylem, aynı kişi hakkında ikinci bir ceza davası açılamaz.
Yargılama faaliyeti uyuşmazlığı doğrudan veya dolaylı olarak çözer. Bu şekildeki kararlar kesinleştiğinde değerli olduğu da kabul edilir. Uyuşmazlığı çözen kararların kesin olması veya değilse şu veya bu surette bir aşamada kesinleşmesi yargılama faaliyetinin de zorunlu ve doğal sonucudur.
Cumhuriyet Savcısının açtığı bir dava üzerine beraat eden kimse hakkında temyiz edilmeksizin kesinleşen hükme rağmen aynı olay nedeniyle yeniden aynı yönde bir kamu davası açılamayacaktır. Bu (Ne bis in idem) olarak ifade edilen muhakemenin tekrarlanmaması kuralı olarak ifade edilmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar karşısında somut olaya gelince;
İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca şüpheliler ..., ..., ...., ... ve ... hakkında mağdur ...’a yönelik tehdit suçundan soruşturma yürütüldüğü, yapılan tahkikat sonunda 23/03/2011 günlü, 2011/1943 sayılı iddianame ile sanık ... hakkında tehdit ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı (suç tarihi:16/02/2011),
23/03/2011 tarih ve 2011/1943 sayılı şüpheliler ..., ...... ... ve ... hakkında tehdit suçundan ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği (suç tarihi: 15/02/2011), anılan bu takipsizlik kararına karşı herhangi bir itiraz yoluna gidilip gidilmediğinin ve/veya bu kararın kesinleşip kesinleşmediğinin dosyadan anlaşılamadığı gibi sanıklar ..., ... ve ... hakkında tehdit suçundan kamu davasını açan (suç tarihi: 15/02/2011) İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 21/03/2012 tarih ve 2012/92 no’lu iddianamesinde yukarıda belirtilen takipsizlik kararının CMK"nın 172-173. maddelerine göre ortadan kaldırıldığına veya bu yönde hukuki bir sürecin başlatıldığına dair de açıklamaya yer verilmediği,
Sanık ... hakkında açılan kamu davasını yürüten İskenderun 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/06/2013 gün ve 2012/375 Esas, 2013/398 Karar sayılı karar ile de sanık hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verdiği ve bu kararın 05/09/2013 tarihinde kesinleştirildiği dikkate alındığında,
Öncelikle;
a-) Sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki takipsizlik kararının kesinleşip kesinleşmediği resen araştırılıp, kesinleştiğinin belirlenmesi halinde anılan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar Cumhuriyet Başsavcılığınca 5271 sayılı Yasa"nın 172/2. maddesi uyarınca yeni delillerin ortaya çıkması halinde ve/veya olağanüstü kanun yolu ile kaldırılmadıkça aynı konuda sanıklar hakkında
kamu davası açılmasının mümkün olmadığı dikkate alınmadan veya bu yöndeki usulü hataların giderilip giderilmediği de duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadan yargılamaya devamla sanıklar hakkında tehdit suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-) Sanık ... hakkında ise; aynı suçtan verilen temyiz edilmeksizin kesinleşen Beraat kararı dikkate alınarak 21/03/2012 gün ve 2012/92 sayılı iddianamede bu suçla sınırlı olarak açılan davanın 5271 sayılı Yasanın 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ..., ... ve ... savunmanlarının ve o yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, sanık ... yönüyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 10/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.