
Esas No: 2021/11603
Karar No: 2022/461
Karar Tarihi: 17.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11603 Esas 2022/461 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/11603 E. , 2022/461 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın, Kıbrıs Türk Denizcilik Ltd. Şti. yönünden kabulüne, Bosmar Ltd. Şti. yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 09.06.2002 tarihli kazada yaralanan sigortalıya bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir, yapılan geçici işgöremezlik ödemeleri ve tedavi yardımları nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Meydana gelen iş kazası üzerine sigortalıya 27.02.2004 onay tarihli sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış, ve 2003 yılı içerisinde geçici işgöremezlik ve tedavi giderleri ödenmiştir. 24.10.2005 havale tarihli kısmi dava dilekçesiyle kurum zararının 18.153,35 TL.’nın tahsili talep edilmiş, fazlaya dair haklar saklı tutulmuş, uyulan bozma ilamı sonrasında davacı kurum vekilinin 28.03.2017 tarihli dilekçesiyle davadaki talep “ıslah” yoluyla 61.198,47 TL.’na yükseltilmiştir. Islah dilekçesi 29.03.2018’de davalıya tebliğ edilmiş, davalı taraf süresi içerisinde 12.04.2018 tarihinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Ancak karar gerekçesinde “davanın belirsiz alacak davası olduğu için zamanaşımının söz konusu olmadığı” ve “ıslah talebi dikkate alınarak” hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı Kanun'un 107. maddesine göre (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
Islah müessesesi ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun ise 176’ncı ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Islah, davacı veya davalının, iddianın ve savunmanın değiştirilmesi yasağı kapsamındaki usul işlemlerini, karşı tarafın iznine ve hâkimin onayına bağlı olmaksızın belli kurallar çerçevesinde bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmesini sağlayan bir usul hukuku kurumudur.
Bilindiği üzere, usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin “zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448. maddesi; “Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır.” hükmünü içermektedir. Mahkeme karar tarihi itibari ile 04.02.1948 tarihli ve 1944/10 Esas, 1948/3 Karar ve 06.05.2016 tarihli ve 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı ve bu içtihadın değiştirilmesine gerek bulunmadığı kabul edilmiş olduğundan, bozma ilamından sonra yapılan ıslah geçerli olmayacaktır.
Diğer taraftan, 6100 sayılı HMK'nin 177. maddesine 22.07.2020 tarihinde 7251 sayılı Kanun'un 18. maddesi ile eklenen fıkra ile bozmadan sonra da ıslah yapılabilmesinin önü açılmıştır. Buna göre; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”
Yapılan değişiklik ile kural olarak bozma ilamından sonra ilk derece mahkemesinde tahkikat ile ilgili bir işlem yapılması halinde iş bu tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılması mümkün hale getirilirken iş bu kuralın istinası ise yapılacak ıslah ile bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durumun ortadan kaldırılamayacağıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacı vekilinin 6100 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce açtığı kısmi davasını, dairemizin uyulan 22.12.2011 tarihli bozma ilamından sonra 28.03.2018 tarihinde ıslah ettiği, davanın belirsiz alacak davası olmayıp ıslah tarihi itibariyle bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı, zamanaşımı def’inin irdelenmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ile davalı ... Ltd. Şti. vekilleri bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 17.01.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.