22. Hukuk Dairesi 2016/18217 E. , 2019/16423 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 19.04.2011 yılından yaş dışında emeklilik koşularını sağlaması nedeniyle iş sözleşmesini feshettiği 17.06.2014 tarihine kadar çalıştığını, 6,5 aylık ücretinin ödenmediğini, fesihten sonra da ödeme yapılmadığını beyanla ödenmeyen kıdem tazminatı ile ücret, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili zamanaşımı def’inde bulunarak davalı firmanın ekonomik kriz nedeniyle alacaklarını tahsil edemediğinden ödemeleri aksattığını ücretin ödeneceğini, nadir yapılan fazla çalışma ve hafta tatili çalışmalarının bodroya yansıtılarak ödendiğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin fazla çalışma ve hafta tatili ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut olayda, davacının haftanın 7 günü 08:00-20:00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenmesi ile günlük 3 saat olmak üzere haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı değerlendirilerek hüküm kurulmuştur. Davacı tanıklarından ... “haftalık tatil genelde kullanmıyorduk”, ... ise “hafta da 7 gün çalışıyorduk ayda bir kez izin kullanıyorduk” şeklinde beyanda bulunduğundan davacının ayda 3 hafta tatilinde çalıştığı 1 hafta tatilinde izin kullandığı anlaşıldığından; fazla çalışma alacağı yönünden ayın 3 haftasında 21 saat, 1 haftasında 18 saat çalıştığı kabul edilerek hesaplanması, hafta tatili alacağı yönünden ise ayda 1 hafta tatilini kullandığından 3 hafta tatilini kullanmadığına göre hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hesabına 29.08.2014 tarihinde kıdem tazminatı olarak 3.391.59 TL ödendiği bunun hesaplamada mahsup edileceği belirtilmesine rağmen hesaplama sırasında mahsup yapılmadığı tespit edildiğinden yapılan ödeme mahsup edilmeksizin hüküm kurulması da isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.