10. Ceza Dairesi 2019/664 E. , 2019/813 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığının, 23/01/2019 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ve başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma suçlarından sanık ..."ın, mahkûmiyetine ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2018 tarihli ve 2014/160 esas, 2018/266 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/01/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
Sanığın 30/12/2012 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ve başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma suçlarına ilişkin olarak 25/03/2014 tarihli iddianame ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2018 tarihli ve 2014/160 esas, 2018/266 sayılı kararı ile, her iki suçtan da mahkûmiyetine karar verilerek TCK"nın 191/1, 267/1 ve 62. maddeleri gereğince iki kez 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği, anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "1- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” biçimindeki düzenleme nazara alınarak, 5271 sayılı Kanunun 231/6. maddesinde belirtilen şartlar aranmaksızın sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Tekerrüre esas alınan Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/03/2008 tarihli ve 2007/32 esas, 2008/63 sayılı kararının, incelemeye konu suçun işlendiği 30/12/2012 tarihinden sonra 07/06/2013 günü kesinleşmiş olması nedeniyle, 5237 sayılı Kanunun 58. maddesinin 1. fıkrası uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden, sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimine göre uygulama yapılmasında, isabet görülmemiştir." denilerek, Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2018 tarihli ve 2014/160 esas, 2018/266 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
1) Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden yapılan incelemede;
Hükümden önce 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve 8. fıkrası ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle sanığın kanun yararına bozma talebine konu olan suçu, aynı nitelikte başka bir suç nedeniyle daha önce verilmiş bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”
b) Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle daha önce tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, karardan önce 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 8. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına",
Karar verilmesi zorunlu olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
2) Başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma suçu yönünden yapılan incelemede;
Yargılama konusu olayda suç tarihinin 30/12/2012 olduğu, Mahkemece tekerrüre esas alınan Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20/03/2008 tarihli ve 2007/32 esas, 2008/63 sayılı sayılı ilâmının kesinleşme tarihinin ise 07/06/2013 olduğu, bu durumda tekerrüre esas alınan ilam yargılama konusu olan suç tarihinden sonra kesinleşmiş olduğundan, TCK’nın 58/1. maddesinde yer alan “Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi hâlinde, tekerrür hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, bu ilamın tekerrüre esas alınmasının mümkün olmadığı ve sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas başka ilam da bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerindedir.
D) Karar: Açıklanan nedenlere göre, Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/04/2018 tarihli ve 2014/160 esas, 2018/266 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA;
1- “Başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma” suçuna ilişkin bozma nedeni yönünden aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasında sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kısmın ÇIKARILMASINA, infazın bu şekilde yapılmasına,
2- “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçuna ilişkin bozma nedeni yönünden aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
11.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.