Esas No: 2021/1756
Karar No: 2022/595
Karar Tarihi: 18.01.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/1756 Esas 2022/595 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/1756 E. , 2022/595 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2019/1483-2020/1124
İlk Derece
Mahkemesi : Nizip 1. Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
No : 2015/825-2019/101
Dava, iş kazasından sigortalının sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesince verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içersinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23.04.2015 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasıyla belirsiz alacak davası mahiyetinde 100 TL maddi tazminat ile 150.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Talep artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 103.397,14 TL’ye artırmıştır.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Hancağız Barajı Ağaçlandırma Sahasında ot alma işi için çapa yaparken gözünden yaralandığını, kendilerine görev yapacakları işler hakkında bilgilendirme yapıldığı ve eğitimler verildiğini, davacının kendi kusuru ile kaza meydana geldiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARAR
İlk Derece Mahkemesince “davanın kısmen kabul kısmen reddine,
1) 103.397,14 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 06.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2) 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince “Davalı ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: müvekkili lehine hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: husumetin İş-Kur’a yöneltilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, iş kazasının gerçekleşmesinde kusurun davacıda olup, müvekkiline iş kazası nedeniyle %80 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, manevi tazminatın fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A) Davalı vekilinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beş bin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge Adliye Mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL ve 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070 TL’dir.
Somut olay incelendiğinde, ilk derece mahkemesinin 30.01.2019 tarihli kararıyla davacı lehine 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın taraf vekilleince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2020 tarihli karıyla istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği ve bu hükmün davalı vekili tarafından temyiz edildiği gözetildiğinde HMK 110. Maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında, davacı lehine hükmedilen bu manevi tazminat miktarının maddi tazminat hükmünden bağımsız olarak Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu kısma yönelik temyiz istemlerinin kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B) Davalı vekilinin maddi tazminat hükmüne, davacı vekilinin temyiz itirazlarına göre ise manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse de olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 56. Maddesinde hâkimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hâkimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Somut olayda; davacı sigortalının davalıya bağlı Nizip Orman İşletme Müdürlüğü nezdinde baraj çevresinde ağaçlandırma işinde çalışırken, ağaç fidanı dibindeki zararlı otların temizliğini yaparken, çapa yapmakta kullandığı iş aletinin otlar arasındaki taşa denk gelip kırdığı ve bu kırılan taştan seken parçanın da davacı sigortalının koruyucu ekipman bulunmayan gözüne isabet ederek kurum sağlık kurulu raporuna göre davacıyı %43 oranında sürekli iş göremezlik oranına maruz bırakacak şekilde zarar verdiği, olayın gerçekleşmesinde davalının %80, davacının ise %20 oranında müterafik kusurunun bulunduğunun kabul edildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar doğrultusunda iş kazası nedeniyle davacının gözünden yaralanmak suretiyle %43 düzeyinde tariflenen sürekli iş göremezlik oranına uğradığı, iş kazasının gerçekleşme şekli ve iş kazasının gerçekleşmesinde davalı işverenin baskın kusuru dikkat alındığında davacı lehine hüküm altına alınan 25.000,00 TL manevi tazminatın açıkça manevi zararı tazminden uzak ve az miktarda olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş, davacının iş kazası neticesinde uğradığı sürekli iş göremezlik gücü kaybı, iş kazasının gerçeklemesinde davalı kusuru gözetilerek davacı lehine hakkaniyete uygun ve davacıdaki manevi kaybı tazminle uyumlu bir miktar manevi tazminata hükmetmekten ibarettir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin, istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç tahsiline yer olmadığına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.