Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1753
Karar No: 2022/593
Karar Tarihi: 18.01.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/1753 Esas 2022/593 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/1753 E.  ,  2022/593 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    No : 2019/2144-2020/1749
    İlk Derece
    Mahkemesi : Pamukova Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

    Dava, iş kazasından sigortalının sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince davalının istinaf istemlerinin esastan reddine, davacının istinaf isteminin kabulüyle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı ve davalı vekili tarafından süresi içersinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının 18.11.2014 tarihinde meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminat ile 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinden özetle: olay nedeniyle yapılan idari tahkikat raporunda, davacının hızlı yol yenileme makinesinin çalışması sırasında tahrik vagonunun ön dingilindeki akstan gördüğü sorun üzerine sağ eliyle yeni ray mantarından tutarak sol eliyle dingilin ısınıp ısınmadığına bakmak için elini uzattığı esnada yeni rayın fleş yapmasından dolayı hareket etmesi ile muhtemelen tuttuğu ray mantarının eski raya veya dingile çarparak sağ el başparmak ucunu kopartması şeklinde meydana geldiğinin tespit edildiğini, davacının stop düğmesine basarak makineyi durdurduktan sonra dingile bakması gerekirken bu tedbiri almadan arızaya müdahale etmek suretiyle kazanın kendi kusuru ile meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, meydana gelen olayda diğer operatör ve çalışanların herhangi bir ihmal ve kusurunun bulunmadığını, davalı kurum tarafından davacıya gerekli iş güvenliği eğitimlerinin verildiğini, kaza nedeniyle işçinin uğradığı maddi zararın SGK tarafından karşılanacağını, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının haksız ve fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesince; “Davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine,
    1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
    2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000 TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “I-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
    II-Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b.2 bendi gereğince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
    III-Davanın kısmen kabulüne,
    1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
    2-15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: müvekkiline %40 oranında kusur verilmesinin hatalı olduğunu, tedavi gider ve masraflarının hesapta dikkate alınmasını, hesabın hesap ilkelerine aykırı yapıldığını, pasif devrenin hatalı tespit edildiğini, yargılama giderinin oranın ve vekalet ücretinin hatalı belirlendiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: kusur oran ve aidiyetlerinin yerinde olmadığını, manevi tazminat miktarlarının artırılmasının hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    A) Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
    Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
    25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
    HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
    HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir
    Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL ve 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070 TL’dir.
    Somut olay incelendiğinde, davacı lehine 5.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminat talep edildiği, ilk derece mahkemesince maddi tazminat istemi reddedilirken, davacı lehine 5.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine davalı istinaf istemi esastan reddedilirken, davacı istinaf istemi kabul edilerek manevi tazminat yönünden tam kabul suretiyle davacı lehine 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği, iş bu hükmün davalı vekili tarafından temyiz edildiği gözetildiğinde HMK 110. Maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alındığında kesinlik sınırının diğer hükümlerden bağımsız değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde davacı lehine hükmedilen bu manevi tazminat miktarının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    B) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2- Dava niteliği itibariyle SGK tarafından karşılanmayan maddi ve manevi tazminatın giderilmesi istemine ilişkin olup, bu tür davalarda, maddi tazminat miktarının hesabı açısından, sigortalı işçinin kaza tarihindeki yaşına göre, (Dairemizin 23.02.2021 tarih ve 2020/9717 E - 2021/2003 K sayılı ilamında da açıkça işaret olunduğu üzere) TRH 2010 bakiye ömür tablosu gereğince tespit olunacak olası bakiye ömrü esas almak, sigortalının 60 yaşına kadar aktif hesap devresi içerisinde bulunduğu gözetilerek sigortalının işveren nezdinde asgari ücrete oranla aldığı ücret belirlenerek aktif devre boyunca bu oran üzerinden hesap yapmak, 60 yaşından itibaren ise davacının pasif hesap devresi içinde bulunacağını dikkate alarak asgari geçim indirimi dışlanmış asgari ücret üzerinden hesap yapmak, öte yandan bilinen dönem ücretini belirledikten sonra bilinmeyen dönem hesabında da sigortalının hak kazacağı ücretin tespiti açısından arıtırım ve iskontolama yöntemiyle sigortalının bilinmeyen devre dönemi için hak kazanabileceği ücreti binen dönem için de olduğu gibi her yıl için ayrı ayrı belirlemek, bu şekilde hesap edilecek maddi tazminat alacağından sıracıyla davacı kusuru, ve tespit olunan sürekli iş göremezlik oranında indirim yapmak akabinde ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55.maddesi hükmü gözetilerek Kurumca davacıya geçici iş göremezlik döneminde yapılan ödeme ile yine kurumca tespit olunan sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin, rücuya kabil kısımlarını tazminat alacağından tenzil etmek suretiyle davacının hak kazanabileceği maddi tazminat alacağını hesaplamaktan ibarettir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olayda, davacının zarara uğradığı iş kazası tarihindeki yaşı nüfus kayıt örneğine göre 49 olmasına karşın, olay anında 51 yaş olduğu kabul edilerek ve Dairemizce uygulaması terk olunan “PMF 1931” bakiye ömür tablosu uygulanmak suretiyle bakiye ömür tespitinin yapılması hatalı olmuştur. Öte yandan SGK’dan bağlanan gelir ve ödeneğin ise davalı kusuru oranında %60’ının tespit olunan maddi tazminat alacağından mahsubu gerekirken hatalı değerlendirme ile tamamının tenzilinin yapıldığı 30.05.2018 tarihli mevcut hesap raporuna itibarla davacının maddi tazminat alacağının kurum ödeneği ile karşılandığının kabulü nedeniyle maddi tazminat isteminin reddi hatalı olmuştur.
    O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda işaret olunan hesap ilkeleri gözetilerek ve özellikle bakiye ömrün tespitinde Dairemizce uygulanmakta olan “TRH 2010” bakiye ömür tablosu dikkate alınmak suretiyle davacının iş kazası tarihindeki yaşının karşılığı bakiye ömrün tespitini doğru şekilde yapmak, kurumca bağlanan gelir ve ödeneğin tenzili noktasında da davalı kusuruna isabet eden miktarı gözeterek fazla tenzilat yapılmamasına dikkat ederek davacının hak kazandığı maddi tazminat miktarını belirleyerek davacının maddi tazminat alacağı hakkında bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, hatalı tespitler içeren bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine 18.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi