Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/3300
Karar No: 2022/571
Karar Tarihi: 18.01.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/3300 Esas 2022/571 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/3300 E.  ,  2022/571 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
    No : 2020/147-2020/310


    Asıl ve birleşen dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma sonrası ilamında belirtildiği şekilde, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalılardan Koza Altın İşletmeleri A.Ş., Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş., ..., ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanun'un 26. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
    Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasa'nın 26., 4857 sayılı Yasa'nın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasa'nın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
    1-Asıl dava; 27.12.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu işgöremez duruma giren sigortalı Gürkan Dabağ’a bağlanan gelir ile yapılan masraflardan oluşan kurum zararının ıslahen talep ile %70 karşılığının davalılar Koza Altın İşletmesi A.Ş.,Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş., ..., ..., TEB Sigorta A.Ş., ..., ...’dan müştereken müteselsilen tahsili istemine, birleşen dava ise; aynı tarihli iş kazası sonucunda vefat eden kurum sigortalısı...’un hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin %75 kusur karşılığının davalılar ..., ... ve ...’dan müştereken müteselsilen tahsili istemine ilişkin olup, aşamalarda Mahkemece her iki dava birleştirilmek suretiyle görülüp yapılan yargılama sonucunda; “Asıl dava dosyası yönünden davanın kabulüne, birleşen davada ise kendilerine dava yöneltilen ..., ... ve ... yönünden davanın reddine, birleşen davada hükmolunan tutarın ise asıl dava davalılarından müştereken müteselsilen tahsiline karar verildiği, anılan karara yönelik davacı Kurum vekili, davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekili, davalı Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş. İle, ..., ... vekilleri tarafından, temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 2019/6224 Esas 2020/1296 Karar 18.02.2020 günlü kararı ile; 675 sayılı KHK’nin 16. maddesi kapsamında bozulduğu, bozma sonrası Mahkemece asıl ve birleşen dava dosyası yönünden, Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda, davalılardan Koza Altın İşletmeleri A.Ş.'nin 20.07.2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan KHK lar gereğince TMSF ye devrolunan tüzel kişilerden olduğu anlaşıldığından, 03.10.2016 tarihli ve 675 sayılı KHK nın "Dava ve Takip Usulü" başlıklı 16. maddesinin 1. fıkrası ve 15.08.2016 tarihli ve 670 KHK nın 5. maddesi gereğince, davanın davalılardan ... yönünden dava şartı yokluğu nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden ilk hükümde karar altına alınmış bedeller yönünden tekrar davanın kabulüne, karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Öncelikle asıl dava davalısı ... hakkında, bozma ilamına uygun olarak Mahkemece asıl dava dosyası yönünden, dava şartı yokluğuna dayalı red kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak birleşen dava dosyasının sadece davalılar ..., ... ve ...’a yönelik bulunmasına, asıl dava davalılarına yönelik açılmamış olmasına ayrıca asıl dava konusunun 27.12.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucunda sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ile yapılan masraflardan oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olması, birleşen davanın ise aynı tarihli kaza sonucunda vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirden oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olmasına göre, Mahkemece birleşen dava dosyasına konu alacak tutarlarından, asıl dava davalılarının sorumlu tutulması yerinde görülmemiştir.
    2-Diğer yandan, 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin 1.fıkrası işvereni; “4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” şeklinde tanımlamıştır. Anılan Kanunun belirtilen maddesinin son fıkrası ise alt işvereni “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi” olarak tanımlamıştır Bu maddeyle asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmuştur.
    Bu yönde asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için, öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde, ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş, ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı sorumluluğun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması ya da anahtar teslim iş olduğu ibaresinin konulmuş olması; bu sözleşmenin tarafı olmayan Kurumu bağlamaz.
    İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, madde anlamında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), asıl işveren olmayacağından, alt - asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır. Burada önemli olan yön “devir” olgusudur. Devirden amaçlanan, yapılmakta olan işin, bölüm ve eklentilerinden tamamen bağımsız bir sonuç elde etmeye yönelik, işi alana bağımsız bir işveren kimliği kazandıracak bir işin devridir. Diğer iş yerlerinde sigortalı çalıştırması nedeniyle “işveren” sıfatına sahip olan kişi, devredilen iş dolayısıyla işverenlik sıfatına sahip olmadığı için asıl işveren olarak sorumlu tutulamayacaktır. Aynı şekilde, işi alan kişinin de işverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Alınan işte sigortalı çalıştırmayıp, tek başına işi yürüten kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir. Bu kimsenin diğer bir takım iş yerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi ise bulunmamaktadır.
    Alınan iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi veya yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla, bir işverene ait iş yerindeki üretim sürecine, başka bir işverenin dahil olması durumunda “aracıdan” söz edilebilecektir. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi durumunda aracıdan söz etme olanağı kalmayacak ve ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır.
    Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, Mahkemece davalılar Koza Altın İşletmeleri A.Ş. ile Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olup olmadığı yöntemince irdelenip belirlenmemiştir. Yine Mahkemece hükme esas alınan 29.01.2014 tarihli kusur raporunda; Ocak Ruhsat sahibi ve işvereni olan davalı ...Ş.’nin %35, bu kusurun her biri %2,5 olmak üzere toplam %5 şirketin ateşleme işlerinden sorumlu mühendisi olarak çalışan ... ile proje müdürü olarak çalışan ...’e ait olduğu, müteveffa ve diğer kazazede işçilerin işvereni olan Tete Madencilik ve Mühendislik A.Ş.’nin %35 oranında kusurlu olduğu, bu kusurun her biri %2,5 olmak üzere toplam %5’inden şirketin kurucusu ve yönetim kurulu başkanı olan ... ile şirkette vardiya Mühendisi olarak çalışan ...’na ait olduğu, kazazede işçi...’un %30 oranında kusurlu olduğu, olaya sebebiyet veren patlama işi ile ilgili doğrudan görev ve yetkileri olmaması göz önüne alındığında, diğer kazazede Gürkan Dabağ, Hikmet Arıkaslan ve Murat Başoğlu ile başka kişilere atfedilebilecek herhangi bir kusurun olmadığı belirtilmişse de, birleşen dava dosyası davalıları ..., ... ve ... yönünden davaya konu iş kazası ve oluşan kurum zararıyla olan ilgi ve illiyetleri yöntemince irdelenmeksizin Mahkemece hükme dayanak kılınan kusur raporuna itibarla, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
    Mahkemece, yapılacak iş; davaya konu iş kazasının meydana gelmesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusu ile davalılar Koza Altın İşletmeleri A.Ş. ile Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş. arasındaki hukuki ilişkinin (asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olup olmadığı) niteliğinin ayrıntılı bir şekilde yöntemince irdelenerek belirlendiği, yeniden kusur raporu aldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
    O hâlde, davacı Kurum, davalılardan Koza Altın İşletmeleri A.Ş., Tete Madencilik ve Mühendislik San. ve Tic. A.Ş., ..., ..., ... vekilleri ve ... vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, 18/01/2022 gününde oybirliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi