10. Ceza Dairesi 2019/390 E. , 2019/809 K.
"İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı"nın, 11/01/2019 tarihli yazısı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan şüpheli ... hakkındaki iddianamenin iadesine dair Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2018 tarihli ve 2018/148 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2018/733 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/01/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 05/01/2018 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dolayı 08/10/2018 tarihli iddianame düzenlendiği,
2- Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2018 tarihli ve 2018/148 iddianame değerlendirme sayılı kararı ile, “şüpheli ..."ın ifadesinin alınmasının ve ...nın ifadesinin alınmasının suçun sübutuna etki eden mutlak delil olması” gerekçesiyle iddianamenin iadesine karar verildiği,
3- Cumhuriyet savcısının bu karara itiraz ettiği, ancak itirazı inceleyen Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2018/733 değişik iş sayılı kararı ile, “iade kararının usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya aslının Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/178 soruşturma sayılı dosyasından yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli ... hakkında Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/156 esasına kayıtlı dosyasında olduğu bildirildiğinden onaylı suret üzerinden yapılan incelemede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "...5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği,
bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,
Somut olayımızda Ağrı 1. Ağır Ceza Mahkemesince, şüpheli ... ve ... isimli kişilerin ifadesinin alınmadığı nedenleriyle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, iddianame anlatımında... ve ... isimli kişilerin aynı kişi olduğunun belirtildiği ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, iddianamenin iadesi sebepleri arasında şüphelinin ifadesinin alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2018/733 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Olay tarihi olan 05/01/2018 günü ...-i Hani Havalanında üzerinde uyuşturucu madde ile yakalanan ve hakkında daha önce 15/05/2018 tarihli iddianame ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dava açılan ...’nın ifadelerinde, kendisine uyuşturucu maddeyi nakletmesi için teslim eden kişinin ismini “... olarak beyan ettiği, ancak yapılan araştırmalarda bu isimde bir kişiye ulaşılamadığı, bununla birlikte ... tarafından “...”nın kullandığı beyan edilen telefon numarasının İran uyruklu şüpheli ... adına kayıtlı olduğunun tespit edildiği ve buna göre ... tarafından “...” olarak beyan edilen kişinin esasen “...” olduğu sonucuna ulaşılarak Cumhuriyet savcısı tarafından ... hakkında iddianame düzenlendiği anlaşılmış ise de, dosya kapsamında “...” isimli kişinin kimlik bilgilerini ispata yarar pasaport, kimlik belgesi ve benzeri herhangi bir belge bulunmadığı, yalnızca HTS kayıtlarında yer alan kimlik bilgilerine göre iddianame düzenlenmiş olduğu, üzerinde uyuşturucu madde ile yakalanan sanık ...’nın sonradan alınan ek beyanında “...” isimli bir kişiyi tanımadığını, telefonda görüştüğü ve uyuşturucu maddeyi kendisine teslim eden kişinin “...” olduğu yönündeki beyanlarını devam ettirdiği, bu nedenle; kolluk tarafından yapılan araştırmada 03/01/2018 tarihinde Hakkari-Esendere kapısından ülkemize giriş yaptığı ve aynı gün tekrar çıkış yaptığı tespit edilen “...” isimli kişinin fotoğraf ve pasaport bilgilerine ulaşılarak geçerli kimlik bilgilerini ispata yarar belgenin dosya içine alınması ve telefon aboneliğine ilişkin kimlik belgesinin de getirtilip iddianamede şüphelinin açık kimlik bilgilerinin gösterilmesi, ayrıca şüphelinin fotoğrafının, hakkında daha önce iddianame düzenlenen diğer şüpheli ...’ya teşhis ettirilerek “...” isimli kişi ile ...’nın “...” olarak ismini verdiği kişilerin aynı kişi olup olmadığının ve
bu kapsamda ...’ya uyuşturucu maddeyi teslim ettiği iddia edilen kişinin açık kimlik bilgilerinin tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğinden, CMK’nın 170/3-a bendi uyarınca şüphelinin geçerli kimlik bilgileri tespit edilmeden iddianame düzenlenmesi yasaya aykırı olup, iddianamenin iadesine karar verilmesi ve bu karara yönelik itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre; iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ağrı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2018 tarihli ve 2018/733 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 11.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.