4. Hukuk Dairesi 2016/11792 E. , 2017/1180 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı..... ..... Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. aleyhine 25/03/2014 gününde verilen dilekçe ile tebliğ tarihlerinin tespiti ve kaydın düzeltilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 21/06/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davacı, trafik idari para cezalarının tebliğine ilişkin dava dışı davalı kurum çalışanının düzenlediği üç adet tebliğ mazbatasındaki tarih ile kurum kayıtlarının örtüşmediğini, idari para cezalarının her birini ¼ oranındaki indirimden yararlanmak amacıyla dava açma süresinin son gününde ödediğini, ancak vergi dairesinde halen borçlu olarak göründüğünü, kendisine yapılan tebligat tarihlerinin davalı kurum kayıtlarındaki tebligat tarihlerinden bir gün öncesine ait olduğunu, davalı şirket memurunun tebliğ zarflarına kendi el yazısı ile tebliğ tarihlerini yazdığını, davalı PTT kayıtlarının hatalı olması ve yanlışlığın düzeltilmemesi nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını, bu mağduriyetin giderilmesi amacıyla tebliğ evraklarındaki tebliğ tarihlerinin doğru olarak tespiti ile davalı kayıtlarının da bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, zamanaşımı def’inde bulunmuş, uyuşmazlık durumunda PTT kayıtlarının esas alınacağını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu her üç tebliğ evrakının tebliğ tarihlerinin davacının bildirdiği tarihler olarak tespiti ile davalı şirket nezdindeki kayıtların da bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.
Dava, davacı şirkete tebliğ edilen trafik idari para cezalarına ait tebligat parçalarının üzerindeki tarihlerin, davalı şirket nezdinde çalışan memur tarafından yanlış yazılarak, tebliğ mazbatalarındaki tarih ile kurum kayıtlarının örtüşmediğinden, bu durumun tespiti ile hatalı kaydın düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Tebligat işlemlerinin hatalı yapıldığı iddasının müstakil bir davanın konusu olması mümkün değildir. Tebligatın yapılması görülmekte olan bir davada, davanın incelenip karara bağlanmasından önce aydınlanması gereken bir ön sorundur. Ön sorunlar davanın her aşamasında doğabilir. Ön sorunlar ayrı bir dava olmayıp, asıl dava üzerine aşılanmış küçük davacıklar niteliğindedir. Mahkemenin, ilk önce bu küçük davacıkları inceleyip karara bağlaması, ondan sonra davaya devam ederek esas hakkında karar vermesi gerekir. Bu hali ile hadiseyi “ön sorun” veya “ara sorun” olarak nitelendirmek de mümkündür. (Prof.Dr.Baki Kuru - Prof.Dr.Ramazan Arslan - Prof.Dr.Ejder Yılmaz Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, ... 2003) 6100 sayılı HMK’nın 163 ve 164. maddelerinde de ön sorun düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davada davalı şirket nezdindeki kayıtların yanlış olduğu, bu nedenle halen vergi dairesinde borçlu görünüldüğü ve mağduriyet yaşandığı ileri sürülerek, tebliğ mazbatasındaki usulsüzlüğün tespiti ile kayıtların bu şekilde düzeltilmesinin talep edilmiş olması karşısında, anılan talep asıl uyuşmazlıkta (davada) incelenecek bir ön sorun niteliğinde olup, HMK’nın 163 – 164. maddeleri uyarınca asıl davada incelenip karara bağlanması gerektiğinden ve ayrı bir dava konusu olamayacağından, davanın dinlenebilir bir dava olmadığı hususu nazara alınmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.