22. Hukuk Dairesi 2012/21996 E. , 2013/8013 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar, iş güvencesi tazminatı, yıllık ücretli izin, fazla mesai, hafta tatili, resmi tatil ve bayram tatili, boşta geçen süre ücreti alacaklarının karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, fark kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarını istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri tarafındandavacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir,
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta ve genel tatilde çalışıp çalışmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını, hafta ve genel tatilde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma,genel tatil ve hafta tatili alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın, hafta ve genel tatil çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışma,genel tatil çalışmasının bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma, hafta ve genel tatili çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma, hafta ve genel tatili çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma, hafta ve genel tatili çalışması yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, hafta ve genel tatili çalışması alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ile genel tatili çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma, hafta ve genel tatili çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai, hafta ve genel tatili çalışması konusunda hesap yapılırken tanık anlatımları esas alınmıştır. Ancak davalı işyerindeki çalışma düzeni, yapılan işin niteliği dikkate alınarak mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 169. ve devamı maddeleri gereğince davacı isticvap olunarak, işyerinde fazla mesai, hafta ve genel tatil çalışması yapıp yapmadığı, yapıldığında ücretini alıp almadığı veya hangi sürelerin ücretini aldığı belirlendikten sonra varsa karşılanmayan fazla mesai, hafta ve genel tatil ücreti alacağı tespiti yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca kabule göre de, bir kimsenin günde üç saatten fazla sürede fazla çalışma yapması olağan yaşam kurallarına aykırı olacağından, davacının günde üç saat şeklinde fazla çalışma yaptığı sonucuna varılarak fazla çalışma ücretinin hesaplanması gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması hatalı da hatalıdır.
3-Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 166. maddesine göre, ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları koşulu ile birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür.
Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların tahkikat safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurmaktadır. Davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmeleri gibi bir durum söz konusu değildir. Bu sebeple, davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin ayrı ayrı tayin edilmesi gerekmektedir.
Davalı aleyhine, Ankara 2. İş Mahkemesinin 2007/469 esas sayılı dosyası üzerinden açılan ve bu dosya ile birleştirilen dava hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.