Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2017/3012
Karar No: 2022/1182
Karar Tarihi: 08.03.2022

Danıştay 10. Daire 2017/3012 Esas 2022/1182 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2017/3012 E.  ,  2022/1182 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONUNCU DAİRE
    Esas No : 2017/3012
    Karar No : 2022/1182

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Bakanlığı / ...

    İSTEMİN_KONUSU : Kapatılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi .... Dairesinin ...tarih ve E...., K:...(.... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...) sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından; Genelkurmay ...Komutanlığı ...Bölge Başkanlığı emrinde Bakım Kıdemli Astsubay Başçavuş rütbesiyle görev yapmakta iken haksız yere adli soruşturmaya, fiziksel ve psikolojik baskılara maruz kalması sonucu rahatsızlanarak çalışma gücünü yitirmesi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararların tazmini istemiyle yapmış olduğu 15/03/2016 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Askeri Yüksek İdare Mahkemesi .... Dairesince; davanın konusunun, davacının kovuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlanan bir adli soruşturmada gözaltına alınması, sorgulanması, evinin aranması ve soruşturma süresince hakkında uygulanan diğer tedbirler ve soruşturmanın sürmesi nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararların tazmini istemi olduğu, iddia olunan zararın doğrudan askeri hizmete ilişkin bir idari eylem ve işlemden kaynaklanmadığı, Anayasa'nın 157., 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 20. maddeleri uyarınca askeri hizmete ilişkin olma unsurunun gerçekleşmemesi ve 5271 sayılı Kanun'un 141. ve 142., 6100 sayılı Kanun'un 46. ve 47. maddeleri karşısında, görevli yargı yerinin Askeri Yüksek İdare Mahkemesi olmadığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; askerlik mesleğinin sebep ve tesiri ile malul olmasının ardından açtığı davanın ne 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ne de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu kapsamında olduğu, Anayasa'nın 125. maddesi ve idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğu kapsamında tazminat hukuku ilkeleri doğrultusunda açılan bir dava olduğu, davalı idarenin görev tanımı yaparken daha özenli davranarak hukuka aykırı anlamalara yol açacak veya suistimale açık şekilde düzenlemelerde bulunmaması yönünde gerekli tedbirleri alması gerektiği, bu konuda sorumlu personelce üst düzey dikkat ve özenle çalışarak sorumluluk doğuracak uygulamaların önüne geçilmesi gerekirken davalı idarenin yaşanan olayda tüm sorumluluğu üstünden atmasının hakkaniyete aykırı olduğu, davalı idare soruşturmaya izin vermemiş olsaydı ya da soruşturma kapsamında gerekli bilgi ve belgeyi sunarak yaşanan hukuksuz olayı kısa zamanda önlemiş olsaydı mağduriyet yaşamayacağı, bu hususlar göz önüne alındığında idarenin hizmet kusurunun açık olduğu, bakılan davanın da idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminat davası olduğu, sakatlığının ilerleyerek malul olmasında ve bu sebeple iş ve güçten yoksun kalmasında hizmet kusuru bulunması nedeniyle uğradığı kazanç kayıplarının tazminini istediği, haksız koruma tedbiri yahut tutukluluğa karşı açılan maddi tazminat davasının içeriğinin farklı olduğu, talebinin malul kalması nedeniyle bundan sonra yaşayacağı maddi zararları içerdiği, rahatsızlığı nedeniyle yaşamsal faaliyetlerini ve çalışma gücünü önemli oranda kaybettiği, bütün iktisadi geleceğinin önemli oranda tehlikeye düştüğü, bundan sonra çalışma hayatına girmesinin zorlaştığı, iş bulsa dahi daha çok efor sarf edeceği, davaya konu olay yaşanmamış olsaydı emsali meslektaşlarının aldığı ve alacağı miktarda tam maaş alacağı, görev tazminatları, yurt dışı görevine gitme imkanları bulacağı, OYAK'a yatıracağı aidatlarla emekli olduğunda hak edeceği toplu ödeme miktarının eline geçen miktardan çok fazla olacağı, bu hususlar değerlendirildiğinde 5271 veya 6100 sayılı Kanun hükümleri kapsamında verilen tazminatın zararlarını karşılamayacağının aşikar olduğu, idarenin tutması gereken bilgi ve belgelerin tam ve gereği gibi veya hiç tutulmamasından dolayı kendisinin suçlanamayacağı, rahatsızlığının askerlik mesleğinin sebep ve tesiri ile meydana geldiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...

    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın, davacının isteminin açık bir şekilde ortaya konulması amacıyla dava dilekçesinin reddedilmesini teminen bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 1. maddesi hükmü gereğince, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin kapatılmasıyla Danıştay'a ve idare mahkemelerine gönderilen dosyalara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na tabi olması nedeniyle işin gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :

    MADDİ OLAY :
    Davacı, Genelkurmay ...Komutanlığı ...Bölge Başkanlığı emrinde Bakım Kıdemli Astsubay Başçavuş rütbesiyle görev yapmakta iken hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ...numaralı dosyasıyla, Cebir ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevlerini Kısmen veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs, Silahlı Terör Örgütü Kurma veya Yönetme, Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma, Kişiyi Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle Öldürmeye Teşebbüs suçlarına ilişkin olarak soruşturma başlatılmıştır.
    Anılan soruşturma kapsamında; 25-26/12/2010 tarihlerinde davacının işyerindeki çalışma odasında ve ailesiyle birlikte ikamet ettiği evinde emniyet mensuplarınca arama yapılmıştır.
    Davacı tarafından, bahsi geçen soruşturma neticesinde, hakkında ...tarih ve ...karar numarası ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği beyan edilmektedir.
    Öte yandan; söz konusu adli soruşturmaya konu olayla ilgili olarak 2009 yılında bir askeri personelin, davacının da aralarında bulunduğu Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı personeli tarafından takip edilmesi olayı hakkında Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma neticesinde verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararla, soruşturma konusu olay ve davacı da dahil tüm şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.
    Tanımlanmamış anksiyete bozukluğu, anksiyete mizaçlı uyum bozukluğu, tanımlanmamış depresif nöbet tanıları konulan davacıya Genelkurmay Başkanlığı Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığı'nın 20/06/2011 tarihli raporuyla bir ay, 14/06/2012 tarihli raporuyla iki ay, 16/08/2012 tarihli raporuyla bir ay, 12/02/2013 tarihli raporuyla iki ay, 16/04/2013 tarihli raporuyla iki ay, 17/03/2015 tarihli raporuyla üç ay, 21/07/2015 tarihli raporuyla üç ay, 23/10/2015 tarihli raporuyla üç ay, Islahiye Devlet Hastanesi'nin ...tarih ve ...protokol numaralı raporuyla ise travma sonrası stres bozukluğu teşhisi ile on gün istirahat verilmiştir.
    Akabinde, ...tarih ve ...sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporu ile tekrarlayan uyum bozuklukları tanısı konularak, davacının Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapamayacağına, silah bulundurmasında ve kullanmasında sakınca olduğuna karar verilmiştir.
    Davacı tarafından, uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle 15/03/2016 tarihinde davalı idareye yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine 18/05/2016 tarihinde bakılan dava açılmıştır.


    İLGİLİ MEVZUAT:
    27/04/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6771 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Anayasa'ya eklenen Geçici 21. maddenin (E) bendi hükmüyle askeri yargı kaldırılmış ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde görülmekte olan dosyalardan kanun yolu incelemesi aşamasında olanların Danıştaya, diğer dosyaların ise görevli ve yetkili idari yargı mercilerine bu Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde gönderileceği hükme bağlanmıştır.
    Anayasanın 121. maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunca 15/08/2017 tarihinde kararlaştırılan ve 25/08/2017 tarih ve 30165 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 36. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na eklenen ve 7078 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile kabul edilen geçici 45. maddede ise, kaldırılan askeri yargı mercilerinde görülmekte olan, tebliğde ve infaz aşamasında bulunanlar ile bu mercilerin arşivlerinde bulunan işi bitmemiş dosyalardan Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kanun yolu incelemesinde olanların Danıştaya, diğerlerinin ise Ankara İdare Mahkemelerine gönderileceği kurala bağlanmıştır.
    Uyuşmazlığa ilişkin olarak, "usul kurallarının derhal uygulanırlığı ilkesi" gereğince dava dosyalarının devrini müteakip uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
    Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesi, son fıkrasında; idarenin, eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari dava türleri arasında sayılmış; 3. maddesinde, idari davaların, Danıştay, İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemesi Başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı; dilekçelerde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin gösterileceği belirtilmiş; aynı Kanun'un 5. maddesi, 1. fıkrasında da, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.
    Aynı Kanun'un 14. maddesi, 3. fıkrası, (g) bendinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesi, 1. fıkrası, (d) bendinde ise, 14. maddenin, 3. fıkrası, (g) bendinde yazılı halde otuz gün içinde 3. ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği kuralına yer verilmiştir.

    Aynı Kanun'a 24/06/2021 tarih ve 7329 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen "Askerî hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklara dair hükümler" başlıklı 20/C maddesinde, bu maddenin Millî Savunma Bakanlığı kadrolarında çalışan kamu görevlileri ile 25/6/2019 tarihli ve 7179 sayılı Askeralma Kanunu kapsamında askerlik hizmetini yerine getiren yedek subaylar ve yedek astsubaylar ile erbaş ve erleri ilgilendiren ve askerî hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanacağı, dava dilekçelerinde, 3. maddenin 2. fıkrasında sayılanlara ilaveten bu madde kapsamındakilerin sicilinin, varsa sınıfının ve rütbesinin de gösterileceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Devletin sorumluluğu ve rücu" başlıklı 46. maddesinde, hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı maddede sayılan sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği; "Davaların açılacağı mahkeme" başlıklı 47. maddesinde ise, 46. madde uyarınca Devlet aleyhine açılacak tazminat davasının, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay ilgili hukuk dairesinde, Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görüleceği, davanın, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı olması halinde yargılamanın Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılacağı, verilen kararların temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca gerçekleştirileceği hüküm altına alınmıştır.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" başlıklı 141. maddesinde, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan, yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişilerin, maddî ve manevî her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri, bu hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davalarının ancak Devlet aleyhine açılabileceği; "Tazminat isteminin koşulları" başlıklı 142. maddesinde ise, istemin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı, karara karşı istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisinin istinaf yoluna başvurabileceği, incelemenin öncelikle ve ivedilikle yapılacağı hükümleri yer almaktadır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Dosyanın incelenmesinden; davacının dava dilekçesinde, sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen adli soruşturma süreci ve bu süreçteki bazı koruma tedbirlerinin yanı sıra, askerlik görevinin neden ve tesiriyle sakat kaldığını, bu rahatsızlık nedeniyle hayatının geri kalan kısmında çalışma gücünü tamamen yitirdiğini, maluliyetinin görev sırasında ve görev gereği idarenin emirlerini yerine getirirken meydana geldiğini ileri sürerek idarenin kusursuz sorumluluğu ve sosyal risk ilkesi gereği zararlarının tazminini istediği; iptaline karar verilmesini istediği zımni ret işlemine konu 15/03/2016 tarihli başvurusunun da aynı yönde olduğu, temyiz dilekçesinde de davanın Anayasa'nın 125. maddesi ve idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğu kapsamında tazminat hukuku ilkeleri doğrultusunda açılan bir dava olduğu, davalı idarenin görev tanımı yaparken daha özenli davranarak hukuka aykırı anlamalara yol açacak veya suistimale açık şekilde düzenlemelerde bulunmaması yönünde gerekli tedbirleri alması gerektiği, bu konuda sorumlu personelce üst düzey dikkat ve özenle çalışılarak sorumluluk doğuracak uygulamaların önüne geçilmesi gerekirken davalı idarenin yaşanan olayda tüm sorumluluğu üstünden atmasının hakkaniyete aykırı olduğu, davalı idare soruşturmaya izin vermemiş olsaydı ya da soruşturma kapsamında gerekli bilgi ve belgeyi sunarak yaşanan hukuksuz olayı kısa zamanda önlemiş olsaydı mağduriyet yaşamayacağı, bu hususlar göz önüne alındığında idarenin hizmet kusurunun açık olduğu, bakılan davanın da idarenin hizmet kusuruna dayalı tazminat davası olduğu, sakatlığının ilerleyerek malul olmasında ve bu sebeple iş ve güçten yoksun kalmasında hizmet kusuru bulunması nedeniyle uğradığı kazanç kayıplarının tazminini istediği yönünde beyanlara yer verdiği görülmektedir.
    Dava ve temyiz dilekçelerinin bir arada değerlendirilmesinden, davacının uğradığını ileri sürdüğü zararların hem yaşadığı adli soruşturma süreci ve bu süreçteki bazı koruma tedbirlerinden kaynaklandığını, hem de görev gereği idarenin emirlerini yerine getirirken askerliğin neden ve tesiriyle sakat kalmasından kaynaklandığını iddia ettiği anlaşılmaktadır.
    Adli makamlarca yürütülen ceza soruşturması ve soruşturma kapsamında uygulanan koruma tedbirlerinden kaynaklandığı ileri sürülen zararların tazminine yönelik davaların görüm ve çözümünün adli yargı yerine, bir idari görevin yerine getirilmesi sırasında uğranıldığı ileri sürülen zararların tazminine yönelik davaların görüm ve çözümünün ise -idare hukuku ilkeleri ve idarenin sorumluluğu çerçevesinde incelenmesi gerektiğinden- idari yargı yerine ait olması nedeniyle, bu talepler arasında yargı düzenleri bakımından hukuki bağlılık bulunmadığından, istemlerin tamamının idari yargıda dava konusu edilmesine olanak bulunmamaktadır.

    Bu nedenle; İdare Mahkemesince, davacının yaşadığı adli soruşturma süreci ve bu kapsamda uygulanan koruma tedbirlerinden kaynaklandığını ileri sürdüğü zararların tazmini için adli yargıda; görev gereği idarenin emirlerini yerine getirirken idarenin hizmet kusuru sonucunda askerliğin neden ve tesiriyle uğradığını ileri sürdüğü zararların tazmini için ise idari yargıda ayrı dilekçelerle dava açmasını teminen 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesine göre dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu durumda; yukarıdaki hususlar gözetilmeden davanın görev yönünden reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
    2. Davanın görev yönünden reddine ilişkin Kapatılan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi .... Dairesinin ...tarih ve E...., K:...(.... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...) sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, davanın görüm ve çözümünde yetkili olan .... İDARE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE; kararın taraflara bildirilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesi, 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/03/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.


    (X)-KARŞI OY :
    Dava; davacının, sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen adli soruşturma süreci ve bu süreçteki bazı koruma tedbirlerinden ötürü uğradığını ileri sürdüğü zararların tazmini istemiyle açılmıştır.
    Adli makamlarca yürütülen ceza soruşturması ve soruşturma kapsamında uygulanan koruma tedbirlerinden kaynaklandığı ileri sürülen zararların tazminine yönelik davaların görüm ve çözümü adli yargı yerine aittir.
    Bu nedenle; uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğuna ilişkin karar hukuk ve usule uygun olup, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi