
Esas No: 2012/21198
Karar No: 2013/8009
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/21198 Esas 2013/8009 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, ücretli izin, fazla mesai, bayram tatili ücreti ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş ve davalı avukatınca da duruşma isteğinde bulunulmuş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ve bir kısım işçilik alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı ve buna bağlı olarak hesaplanan işçilik alacaklarının miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen kanun maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler gözönünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacının ücreti imzalı ücret bordrolarına göre asgari ücret karşılığı çalıştığı belirlenmiştir. Taraflar arasında ücret konusunda ihtilaf bulunması, davacı şahitleri ücret ile ilgili anlatımları ve bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı iddiası karşısında mahkemece emsal ücret araştırması yapılmadan hüküm kurulmuş olması hatalıdır. Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda davalı işyerinde ya da başka işyerlerinde emsal işçilere ödenen ücretler araştırılıp ilgili meslek odaları ve sendikalardan sorulmak sureti ile davacının ücretinin tespiti ve buna göre işçilik alacaklarının hesaplanması gerekir. Eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması hatalıdır.
3-Ayrıca taraflar arasında, işçilik alacakları yönünden davalı işverenin dava tarihinden önce temerrüte düşürülüp düşürülmediği noktasında da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının, dava açmadan önce 19.02.2010 tarihli ihtarname ile işçilik alacaklarının tebliğden itibaren üç iş günü içerisinde ödenmesi ihtarında bulunduğu ve ihtarnamenin davalı işverene 22.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, işçilik alacakları yönünden dava açılmadan önce davalının temerrüte düşürüldüğü dikkate alınmaksızın dava ve ıslah tarihleri esas alınarak faiz yürütülmesine karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 16.04.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.